İngiliz edebiyatının gelmiş geçmiş en iyi romanını okurken, muhteşem kurgusu sayesinde, Uğultulu Tepeler'in insanı büyüleyen rüzgârı da hissedilir. Yazarın yarattığı atmosfer, bu intikam hikâyesini anlaşılır kılan bir düğümle okura bağlar. Yeryüzünün en yabani, en merhametsiz, bununla birlikte en tutkulu aşığı Heathcliff'in bir lanet gibi taşıdığı sevdasının ağırlığıyla etrafındakileri sürüklediği bataklıkta boğulmayan kalmaz. Sonraki nesilleri de etkileyen kin ve haset dolu aşkta, Catherine'le birlikte en çok kendisi boğulur aslında. Diyaloglar sayesinde lirik bir esere dönüşen romanın belki de en can alıcı yeri, aşktan kaçarken o aşkın pençesine defalarca düşen âşıkların, duygularını ilk kez apaçık birbirlerine açtıkları bölümde saklıdır.
Uğultulu Tepeler hastalıklı, ölümsüz, daha da ötesi doğaüstü bir aşk hikâyesi olması dışında; dönemine göre neredeyse kusursuz yazılmış bir başyapıt... İnsanı hayrete düşüren karakterleriyle ve okurun belleğine kazınan hikâyesiyle okunması gereken romanlar listesinin zirvesinde olmayı fazlasıyla hak ediyor.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.