Üçüncü tekil şahıs ağzından anlatılacak olsa alelade bir hayat gibi gözükebilecek Orhan Abdullah’ın yaşamını, birinci ağzından dinleyince ağzımız açık kalıyor. Zira bize göre basit, sıradan gibi gelen şeyler Orhan için hayat memat meselesi oluyor çoğu defa. Orhan yaşadığı şeyleri, özellikle eşi Meliha ile arasında geçenleri o kadar düşünüyor ki neredeyse kelimelerin altını oyuyor, küçücük mimiklerden devasa anlamalar çıkarıyor ve sonunda, çok sevdiği Meliha’nın boynunu kırmaya karar veriyor. Peki başarabiliyor mu? Hayır? Neden? Çünkü bu işi kurgularken de her şeyi atomlarına kadar parçalıyor. Ne mi kalıyor geriye? Cinnet. Evet. Orhan her an cinnetin kıyısında yaşıyor. Bipolar olabilir mi? Olabilir, zaten psikiyatristlerin onlarca teşhisinin için de o da var. Ancak Orhan sevmiyor bunları. Hele de mazoşist ve narsisti hiç sevmemişti. Ancak yine de diğerlerinden ümidi var; borderline, obsesif kompulsif bozukluk en çok da şizofreni. Şizofren olmak istiyor Orhan, daha doğrusu bir deli. Çünkü deli olursa tüm sorumluluklarından kurtulacak. Ne Meliha’ya ne ailesine ne de Allah’a karşı hiçbir izah yapmak zorunda kalmayacak…“Tuhaf Bir Adam’da hayatın delirtici kısır döngüsü polisiye romanları kadar sürükleyici bir şekilde anlatılmış. Arif Sağlam’ın kaleminden çıkan kitapta, herkesin kendinden bir şey bulabileceği zamane delisinden söz edildiğini söyleyebiliriz.”
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.