Ortaköy Camii'nin zarif minarelerinden yükselen ezan sesiyle başlayıp, ezanı gözleri kapalı dinleyen Başak'ın, derin bir uykuya dalışıyla biten, belki bitmeyen, daha çok anlatılacak olan bu soluk kesici hikâyesi için Şeyma Yol Kara'ya şükran borçluyuz.
Geleneğin içinden nasıl zengin bir çağdaş anlatı çıkarılabileceğinin, yalın, aynı zamanda o sadelik içerisinde zenginleşen bir örneği Taşlar ve Küller. Taş ve kül de dâhil olmak üzere, neredeyse bütün özel isimler birer mecaz olarak, bu insanı kendi derinliğine çeken öyküde yerini almış görünüyor. Yazar, bizi bir insan sıcağının içine atarken, kahramanın kalbini küt küt attıran, 'aşk, bazen devasız bir beladır. Bazen de can veren bir hayat,' sözüyle karşılaştırıyor.
Bir solukta okuduğum hikâye bittiğinde benim ise gönlümün ücra bir yerinde, 'aşk, kavuşma arzusuyla sürekli yanmaktır,' sözü duruyordu...
- Sadık Yalsızuçanlar
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.