Türkler tarih sahnesine çıktıkları andan beri deyim yerindeyse Orta Asya bozkırlarından Avrupa içlerine doğru seyreden yolculukları boyunca dört kıtada at koşturmuş dünyanın hem demografik hem kültürel yapısını derinden etkileyecek faaliyetlerde bulunmuşlardır. Türkler Müslüman oldukları andan itibaren İslam’ın sancaktarlığı görevine soyunmuşlar, başta Haçlı seferleri olmak üzere müstevlilerin karşısına dikilen temel güç olmuşlardır. Tarihin seyrini ve Doğu’dan Batı’ya doğru yaptıkları yolculukla adeta dünyanın kaderini değiştiren Türklerin karşılarında Hristiyan Batı’yı bulması kaçınılmazdı. Hristiyan dünyası, bu yeni ve kudretli düşmanı adeta bir heyula gibi karşılamış; ve kilise tarihinin hemen her sayfasını bu tam da anlayamadığı düşmana karşı korku, hakaret ve iftira dolu satırlarla doldurmuştur.
Öyle ki dolaylı ya da dolaysız olarak hatta muhtevası Türklerle çok da alakalı olmayan metinlerde dahi bir şekilde Türkler hakkında cümle ve görüşlerin serdedildiği metinlerle karşılaşmak şaşırtıcı değildir. Bu görüşlerin ekserisinin Türkler ve dinleri hakkında olumsuz ifadeler içermesi, birçoğunun hakaret ve iftiralarla dolu olması, Hristiyan âleminin Türk ve İslâm algısını göstermesi açısından önemlidir. Şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki Batı Hristiyanlık düşüncesi, korkuyla karışık acziyet ve kıskançlıktan kaynaklanan Türk nefreti ve düşmanlığı üzerine kurulmuştur.
Bu kitap Batı-Hristiyan dünyasında oluşan Türk-İslam algısını incelemekle beraber, bu algının tarihsel gelişimini ve arkasında bulunan etkenleri analiz etmektedir. Hristiyan alemindeki Türk ve İslâm düşmanlığı nereden kaynaklanmaktadır? Sebepleri nelerdir? Hangi dinî, toplumsal, siyasi ve ekonomik etkenler bu düşünceyi doğurmuştur? Elinizdeki kitap bu soruların cevaplarını aramak için yazılmıştır."
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.