Türkiye’de en çok okunan Almanca yazan filozofların başında gelen Nietzsche’nin tüm popülaritesine, tüm tanıdıklığına rağmen hala bir “yabancı” olarak düşünce dünyamızda var olduğunu söyleyebiliriz. Son yıllarda Türkiye’de sayısı geçmiş yıllara göre artan ikincil Nietzsche literatürü bu eksiği kapatmaya başlamışsa da bizim çağımızın sorunlarına karşı yeniden onun düşüncesini işe koşmak için şimdi onun yaşamla felsefeyi bir araya getiren sezgilerine ve şifreli dilinin altındaki çoklu anlamlara daha çok ihtiyacımız var. Çünkü Nietzsche’ye her geri dönüldüğünde onu günün değişen pratikleriyle ilişkilendirmek, ondan “yeni” perspektifler öğrenebilmek, kısaca “yeni”yi Nietzsche’nin hep “yeni” kalan felsefesiyle anlayabilmek mümkün. Onun akışkan ve aşırı felsefesi bizi bugün ve dün üzerine düşünürken “yeni”nin yaratıcılığına, yaşamı dönüştüren gücüne, dolayısıyla yeni bir dünyaya da, geleceğin düşüncesine de çağırıyor. Nietzsche kendi çağını aşabildiği için 20 yüzyılda günceldi. Bugün de güncel, muhtemelen yarın da güncel olacak… İşte bu yüzden hep hem tanıdık hem yeni kalacak.Nietzsche’nin felsefesini “aşırılık, yaşam, kendilik” temaları etrafında tartışan bu derlemede yer alan yazılar, Nietzsche’nin bize o çok tanıdık gelen kavramlarının, “ebedi dönüş”ün, “amor fati”nin, “üstinsan”ın, “güç istenci”nin, “dekadans”ın, “nihilizm”in, unutmanın, hatırlamanın, kendilerini nasıl “yeni”lediğini çoğul bir gözle anlamak için Nietzsche’nin yapıtları ve “çağa aykırı” düşünceleri arasında farklı yorumları ve birbiriyle çatışan savları da dahil ederek yol alıyorlar.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.