20 yıllık bir hikaye bu.
Kütüphanemi karıştırıyordum. Hiç gözden ve elden geçirmediğim bir köşesinde, adeta görünmemek için 'zulaya' saklanmış gibi duran kalın bir dosya ilişti gözüme. Elime aldım. Elle yapılmış karton kapağında büyücek "Seyrani" yazıyordu. İnce pelür kağıda, daktiloyla inci gibi dizilmiş satırlar.
20 yıl öncesine gitti zihnim. Birden hatırlarım canlandı. Buruk duygular kapladı içimi. Bu benim ilk kitap çalışmamdı. Hemşehrim ünlü halk ozanı seyrani ve şiirlerini içeriyordu. Fakat yayımlanamamıştı.
Bu yayımlanamayışın ilginç bir de hikayesi var:
Ben eseri bitirdikten sonra geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz can dostum Hasan Ali Kasır, biraz da kendisine tahlim edilen bir görevi yerine getirmek için "Seyrani"sini hazırhlamaya başladı. Kasır'ın Seyrani'si basıldıktan sonra ben kendi eserimi basmaktan vazgeçtim.
Çok daha büyüklerini hak eden bir dostluk için, küçük bir jestti bu.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.