Yirmi dört saat ağdalı görüntülerle kutsadığımız, başkalarında nasıl durduğunu fena halde merak ettiğimiz, bütün günahların başlangıcı, bütün aynaların akbabası, varlığıyla erkin yokluğuyla masumiyetin temel göstergesi kabul ettiğimiz, hedefini şaşırmış çığlıklarla her köşe başında üstüne çullandığımız, loş odalarda fısır fısır söylencelere dönüştürdüğümüz cinsellik, bir dönem dünyaya her anlamda damgasını vurmuş gerçek üstücülerce alt üst edilir, başka terazilere konulup tartılır, bütün mahremiyetiyle ortaya dökülürse ne olur sorusunun yanıtı: Seks Muhabbetleri. Bütün kişisel tarihler, kaçınılmaz olarak toplumsal ikizinin gölgelerini, kamburlarını, kostümlerini yüklenerek boyanır. Arzular, korkular, düşler, kaygılar hep o büyük resme bakılarak edinilir. Belki tam da bu yüzden, Andre Breton, Paul Eluard, Louis Aragon, Jacques Prevert ve yirminci yüzyıl başlarında kendini gerçeküstücü olarak tanımlamış daha bir çok düşünür, yazar, şair bir araya gelip normal koşullarda yüzümüz kızarmadan düşünemeyeceğimiz boyutlarıyla irdeliyorlar o büyük anlatıyı. Çoğu Andre Breton’un evinde gerçekleşen toplantılarda, ters ilişkiden oral sekse, çok eşlilikten ilk cinsel deneyimlere, eşcinsellikten iktidarsızlığa her türlü soruyu yöneltip açık yüreklilikle cevaplandırıyorlar. Bir çeşit, entelektüel şişe çevirmece oynuyorlar handiyse. Arada çatışıyor, kavgalar ediyor, fikir ayrılıklarının en üst düzeye ulaştığı anlarda çekip gitmekle tehdit ediyorlar birbirlerini. Kadın ve erkek orgazmının birbirinden farklı şeyler olup olmadığını, doyuma ulaşmakla boşalmak arasındaki ayrımı, kadın vücudunun büyüsünü, aşık olmakla sevişmenin bağlantısını, en çok hangi pozisyonlardan hoşlandıklarını, üçlü seksi, cinselliğin ahlaki açılımlarını, mastürbasyonu, hazzı ve tatminsizliği sorguluyorlar. Karmaşık olanı basite, sırrı bilinene lehimliyorlar. İnsanın kimi zaman kendinden bile gizleyerek yaptığı ne varsa görünür kılıp gözlerimizdeki rüya tülünü kaldırarak en sert biçimiyle sunuyorlar yaşamın bu ürpertici kuyusunu. Rahipleri Marques De Sade’a, kendi kendini tatmini bir hüzne, düşleneni teşhir edilene, kadavraları öpüşmelere taşıyorlar. Bir pusula ya da bir kullanma kılavuzu sunmak değil niyetleri; tam tersine içlerinin bulanıklık uğultularından durmaktan yıktıkları kuleler yapıyor; masalları ve mitleri yeniden düşünüyor; sapkınlıklarını ve fetişlerini çırılçıplak bırakıveriyorlar ortaya. İyi seyirler!
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 213
En / Boy : 13.5 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2007