Mehmet eğer buradan kurtulabilirse bu savaşı unutabilecek miydi?Ruhunu zalim bir efendinin buyruğuna vermek, kölesi olmak:Savaşmak buydu. Ama savaşı unutmak! Bundan emin değildi.Doksanlı yılların Güneydoğusu... Biri Rojin diğeri Mehmet olan ve birbirlerine karşı savaşan iki asker...Benzer hassasiyetlerle büyümüş iki düşmanın, bir erkekle bir kadının gözünden cepheler...Sarp ve yüksek dağlar, sarımtırak çalılar, çıplak yamaçlar, çorak düzlükler. "Hâkimde kal, mahkûma düşme" uyarıları, mayın tarlaları. Konvoylar, devreler, nöbetler, subaylar, "Hayrola Heval Önderlik ne diyor?". Şehitler ve leşler... Kurtaranlar ve ölümü özleyenler...Savaşta her şey tekdüzedir, ölürsün ya da öldürürsün...Gerisi nedir ki...Kitapları kim hatırlar? Mevzide uyuyan ölür. "Ben Kürdüm, asıl senin burada ne işin var?"Mehmet Eroğlu, Fay Kırığı Üçlemesi'ni Rojin'le tamamlıyor. Geriye, hikâyenin başladığı yere dönüyor. Rojin, insan kalmanın romanı. Eğer savaşı unutabiliyorsa, insan her şeyi unutabilir...
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.