“Oysa adın çoğaldıkça azaldın, yanlış adla çağırıldıkça kuruyan ırmaktın sen. Annen de bunu yaşamadı mı? Haritada yüzü solan bir kent gibiydi; meydansız, umutsuz. Unutulmuş, terk edilmiş, içindekilerin göçe zorlandığı bir kentti annen. Kafes kuşları gibiydi, nefes alırken kendiyle vedalaşırdı gizliden. Yaşadıkların için anadan kıza geçen yazgı mı dediler sana yoksa? Derler.”
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.