Günümüzde politika kavramı aşınıyor ve giderek daha fazla “reel politika” ile özdeşleştirilerek “kirli” bir anlam kazanıyor. Oysa politika ve politikayı savunmak, hızla değişen bir dünyada her zamankinden çok gerekli. Bu bağlamda ihtiyacımız, “politik olan”a, yani toplumun kendisini bir birlik olarak algılamasını sağlayan kurucu güce ilişkin bir sorgulama ve düşünme sürecine girmek. Dünyanın ve Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasal dönüşümle baş edebilmek için siyaset felsefesinin ilksel sorularını -iktidar nedir, yurttaşlık ne demektir, sitenin yönetimine katılmak ne anlam taşır, vb.- sormak ama bu sorgulamayı yaparken yeni biçimler ve yöntemler geliştirmek zorundayız. Üstelik salt politikanın anlamı üzerinde değil, bizatihi düşünmenin ne anlama geldiği, toplumsal varoluşumuz ile zihinsel yaşamımız arasında nasıl bir ilişki olduğu konusunda da düşünmemiz gerekiyor.
Fatmagül Berktay, insanın kolektif varoluşunu ve eylemini düzenlemeye hizmet eden en önemli araçlardan biri olan politikayı sahiplenmenin, onun geçmişle ve gelecekle olan bağlantısını kurmanın, bugünü anlamlandırmamız ve içinde yaşadığımız koşulları bir “kader” olarak kabullenmeyerek kendimizi gerçek birer özneye dönüştürebilmemiz açısından vazgeçilmez olduğunu savunuyor ve politikanın Aristoteles’ten Hannah Arendt’e ve çağdaş feminist siyaset teorisine uzanan meraklı serüvenini izliyor. Eleştirel ve çok disiplinli bir yöntemle ele aldığı tarihsel konular, kişiler ve metinler aracılığıyla tarihi de politikleltiren Berktay, “dünyanın başka türlü olabilmesi” için okuyucuyu politikanın çağrısına kulak vermeye davet ediyor.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.