“Alışverişimizi AVM’den, hipermarketten yapıp unuttuğumuz tuzu almak, çocuğumuz okuldan dönünce alsın diye evimizin anahtarını bırakmak için bakkalı komşudan sayıyorsak, AVM’lerde kurulan bayram çadırı, ramazan eğlencesi, pazar yeri ve sokak konsepti uygulamaları geleneksel değerlere olan özlemimizi gidermeye yetiyorsa, bunun da sorumlusu kentteki dönüşümler ve AVM’ler olamaz diye düşünüyorum. Burada açıklanamayacak kadar karmaşık bir toplumsal psikolojinin ürünü olmalı bu durum.”
Kentsel yaşamın odaklarından biri haline gelen alışveriş merkezleri (AVM) olgusuna çok yönlü bir yaklaşım getiren bir kitap. Feyzan Erkip, öncelikle, bakkaldan süpermarkete, süpermarketten AVM’ye olağanüstü hızlı geçişin ekonomi politiğine bakıyor. Kentsel tüketimin mekânsal ortamının örgütlü sermaye tarafından nasıl yeniden düzenlendiğini inceliyor. Sonra, bu olguyla beraber gelen toplumsal sorunlara göz atıyor: AVM’lerin toplumsal ve mekânsal ayrışmanın “sahnesi” olması… “AVM’lerde doğup büyüyen” kuşaklarda fiziksel çevreye duyarlılığın düşüklüğü… Değişik mekân deneyimlerinin azalması, “sokak korkusunun” artması… Beri yandan, AVM deneyimi hakkında hep işittiğimiz yakınmaları ve nostaljik hayışanmaları, “şeytanın avukatı” pozisyonundan sorguluyor yazar. AVM’lerin insanları çekmesinde, bir yaşam alanı ve kamusallık arayışının ve göreli güvenliğin payına dikkat çekiyor. Özellikle de kadınlar, yaşlılar, çocuklar, engelliler söz konusu olduğunda. Bununla beraber, “kentlilerin, güvenlik için gözetlenmeyi sorgulamadan benimsemelerini” de mesele ederek. Zaten kitap, dönüp dolaşıp kent kültürü üzerine, kentlilik bilinci üzerine düşünmeye çağırıyor okuru. Kenti, şikâyet etmekle kalmadan, bencil ve hoşgörüsüz olmadan, örgütlenerek ve katılarak deneyimlemeye çağırıyor.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.