Orta çağda mülk sahiplerinin en büyük kaygılarından biri de herhangi bir nedenle, kralın mallarına el koymasıdır. Krallar bazen, ihanetle suçlayarak, bazen de tükenen hazineye kaynak elde etmek için soyluların ve derebeylerin mallarını ellerinden almaktaydılar. Bu nedenle, birçok soylunun malını mülkünü emanet edeceği güvenilir kimselere ihtiyacı vardı. Bu ortamda herkesin güvendiği yer, Tapınak Şövayelerinin demir elleriydi, orası en sağlam kurumdu.
Yeni çağın başlarında İngiltere'de ilk mevduat bankacılığını başlatan Sarraf Bankerler'in toplumda nasıl böylesine bir güven sağladıkları sorusu akla gelmektedir. Onlar, bir yandan mevduat sahiplerine talep üzerine paralarının geri ödeneceğine yönelik bir teminat verirlerken, çok sayıda üçüncü şahsa ödünç para vererek parayı güvenli bir şekilde tutmayı tercih etmişlerdi. Sarraf Bankerler paralarını kasalarına koymak yerine devredilebilir banknotlar sistemi kurmuşlardır ve bu sistem çok sayıda üçüncü şahsın çıkarlarını birleştirmede çok başarılı olmuştur.
Günümüzün küreselleşen ekonomisinde, serbest piyasanın tamtamları ile coşturulan gelişmekte olan ülkeler, nakit akımlarına bir alkolik gibi bağımlı kalırken, ekonomik kriz veya yöneticilerinin basiretsizliği nedeniyle nakit akışı duraklayıp, piyasanın tamtamları sustuğunda, kendilerini ya IMF'nin kucağında, ya da Corsair'in güvertesinde JP Morgan veya Rothschild gibi bir bankacı ile umutsuz bir pazarlık yaparken bulmaktadırlar.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.