Birinci Dünya Savaşı, Avrupa’daki dört merkezi devlete karşı, Avrupa ve diğer kıtalarda bulunan yirmiden fazla ülkenin katılımıyla gerçekleşen ve beraberinde çok önemli sonuçlar doğuran kitlesel anlamda ilk büyük savaştır. İnsanlık tarihinin geçirdiği en tahripkâr savaşlardan biri olan Birinci Dünya Savaşı iki açıdan oldukça önemlidir. Birincisi, insanlığı büyük felaketlere sürükleyerek insanlık tarihi açısından büyük çapta maddi ve manevi yıkıntı yaratan kitlesel anlamda ilk büyük savaş olması, ikincisi ise savaş sonunda imzalanan antlaşmalarla adeta İkinci Dünya Savaşı’na davetiye çıkarmış olmasıdır. Yani kalıcı bir barışı sağlayamamış olmasıdır.
Dünya tarihi açısından olduğu kadar Türk tarihi açısından da Birinci Dünya Savaşı büyük önem taşımaktadır. Savaş öncesinde sömürge yarışı, siyasal çıkar çatışmaları, sanayi inkılâbının etkileri gibi siyasi ve iktisadi gelişmeler nedeniyle bloklaşan Avrupalı devletlerin uzlaşmaz tutumları ve neticede adeta bir silahlanma ve sömürgecilik yarışına girmeleri, büyük savaşın çıkmasına sebep olmuştur. 28 Haziran 1914’te Avusturya-Macaristan veliahdı Franz Ferdinand ve eşi, bir Sırplı tarafından öldürülünce Birinci Dünya Savaşı başlayacak ve kısa bir sürede tüm Avrupa’yı etkisi altına alacaktır. Bu durumdan Osmanlı Devleti de payına düşeni almış ve bir oldubittiyle kendisini savaşın ortasında bulmuştur.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.