Tevbe 112 ,ayetteki saihun (lafzen. gezginler .seyyahlar) tabirine müfessirlerin çoğu saimun yani ‘oruç tutanlar’ anlamını verirler, bazı alimler de terimin lügat anlamını tercih ederek onu az çok ‘muhacirun’ (zulüm ve kötülüğün egemen olduğu diyarı terk edenler) teriminin eş anlamlısı olarak tefsir ederler. Peygamberimiz ‘ümmetimin seyahati oruçtur’ hadisinden hareket edenler ise, seyahat’i insanın görmediği, bilmediği birtakım şeylerle karşılaşmasına vesile olan bir dış dünya yolculuğu, orucu da insanın kendi iç dünyasında gizli kalmış bir takım özelliklerin tanınmasına, mülk ve meleküt aleminin birtakım sırlarına vakıf olmasına vesile bir ibadet yani seyahati bir bedeni riyazet , orucu da bir ruhi riyazet ve seyahat olarak görürler. Diyebiliriz ki, seyahat oruç, oruç da seyahattir. Oruç, hem afak’ta hem de enfüs’te ötelere yönelik bir ulvi seyahattir. Bu sayededir ki insan, iç ve dış alemine farklı bir gözle bakar, her iki alemin esrar ve hakikatlerini keşfeder. Seyahat de orucun ta kendisidir. ‘Saihun olmak’, ‘saimun’ olmaktır yani kendini tutmak, ağzı, dili, gözü, kulağı,eli, beli, korumaktır, keza ‘ muhacirun’ olmak yani günah ve haramlardan hicret etmektir ve ‘mücahidun’ olmak yani nefsin heva ve isteklerine cihad etmektir.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.