Yakın denilecek bir zamana kadar yaşam tarzları değişmeden hayatta kalan uygarlık öncesi özgün topluluklardan biriydi Ohloniler.
Hiçbir şey ekip biçmediler. Hiçbir hayvanı evcilleştirmediler. Tarım, yerleşik yaşam, tarih, zaman gibi kavramlardan hayatlarına yansımış hiçbir iz yok. Her ihtiyaçları için kullandıkları hünerle örülmüş türlü türlü sepetleri, kamış ve ağaç dallarından çattıkları kulübeleri ve yine sazlardan yaptıkları sandallardan gayri hiçbir dünya malına sahip değillerdi. Monterey Körfezi kıyısında huzur, sükûnet ve kim bilir kaç yüz nesildir kendi bildikleri gibi yaşamaktaydılar. Ta ki bir gün, ellerinde tuhaf demir aletleri ve tuhaf kıyafetleriyle kendilerine hiç benzemeyen bir grup atlı adam köylerine gelene dek.
Güçlü bir yönetimi uygarlığın mihenk taşı olarak gören bu tuhaf ziyaretçilere göre “Ohloniler bir tür anarşi hâli”nde yaşıyorlardı.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.