Hindistan‘a gidilir, ama Hindistan‘ı bilmek bir yabancının haddini aşar; anlamak harcı değildir, gördüm diyebilmekse cesaret ister. Yine de Hindistan‘a gidilir. Ben de gittim. Defalarca... ‘Bilmeden, anlamadan, ne halt etmeye kitap yazdın da ortaya koydun‘ diyecek olursanız, şunu söylerim ki ben birazcık gördüm, az bir şey yaşadım, bir miktar da hissettim bu âlemi. Gördüklerimle yaşadıklarımı anlatıyorum. Hissettiklerime gelince, o da okurun bu kitaptaki yolculuğu olsun. Ama daha iyisi, siz hiç okumayın bu kitabı, alıp başınızı gidin. Mümkünse erken bir sabah vakti, kapıdan çıkar çıkmaz, her zamanki yolunuzun tersine yönelin. Aklınızı bırakın bir tarafa, ayaklarınız nereye gideceğini bilir. Belki bir akşamüstü Hindistan‘da bulursunuz kendinizi. Bilen bilir, eğer Hindistan‘a bir kez gitmişseniz, ama gerçekten gitmiş, orada bulunmuşsanız kanınıza girer, kendi dünyanıza döndükten sonra bile sizi çeker, bir daha mutlaka gidersiniz. Hiç direnmeyin.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.