"Empirik doğrulanabilirlik”i anlam ölçütü olarak formüle eden Mantıkçı Positivism, bu ölçüte dayanarak metafiziğin (felsefenin) önermelerinin anlamsız olduğunu ilan ediyor ve felsefeye, bilimsel söylemin kavram çözümlemesinden başka bir etkinlik alanı bırakmıyordu. Bizzat kendisi metafiziksel içermelerle yüklü olan doğrulanabilirlik ilkesinin ürettiği “dar deneyci” anlayış, Mantıkçı Positivismin felsefeyi hiç de layık olmadığı bir yere, bilimsel söylemin yedeğine sokmasıyla sonuçlanıyordu. Böylece de felsefe, insanın bütünsel deneyim alanından yalıtılmış oluyordu ki bunun anlamı felsefenin insansızlaştırılmasıdır.
Bu yıkım programı karşısında, metafiziksel sorunu felsefe için bir varoluş sorunu olarak gören bizim çalışmamız, Kant’ın bakış açısını ve Mantıkçı Positivismin çıkış noktası olan Wittgenstein’ın, empirist olmayan bir yorumunu temele koyarak; bir yönüyle, metafiziğin elenmesi (elimination) sorununun içerdiği güçlüklerin de metafiziksel olduğunu göstermeye yöneliyor. Diğer yönüyle de, metafiziğin insan aklı için kaçınılmaz olduğu düşüncesiyle bütünleşerek; metafizik terimine yüklenen olumsuz nitelemelerin birer önyargı olabileceğine ve her metafizik eleştirisinin mutlaka eleştirel olmayıp, kimi zaman da dogmatik olabileceğine işaret ediyor.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.