Mizah, egonun kendisini gülünç bulmasıyla harekete geçen bir anti-depresandır. Özne kendini adi bir nesne olarak görünce, acı acı ağlamak yerine, kendine gülerek teselli bulur. Mizah egoyu körelten, Prozak kaynaklı sersemlik gibi işleyen bir anti-depresan olmaktansa, bir tür kendini tanıma ilişkisidir. Mizah genellikle karanlık ama her zaman berraktır. Kişinin kendisi ve dünyası ile kurduğu derinlemesine bilişsel bir ilişkidir. Mizahın bize insan durumunun tevazusu ve sınırlılığını hatırlattığını ileri sürmek isterim; trajik-kahramansı bir olumlamaya değil güldürücü onaya, Prometheusçu bir otantikliğe değil, otantik olmamanın komikliğine çağrıda bulunan bir sınırlılığı.
Benim için gülümseme – sahip olmak ile olmamakla, haz ile acıyla, insan durumunun yüceliği ve acısıyla alay eden – mizahın özüdür. Bu, en yüce gülüş, gülmeye gülen gülüş, mutsuzluğa gülen gülüş, epigrafın bu kitaba karşı neşesiz gülüşüdür, risus purus’tur. Yine de bu gülümseme mutsuzluk değil yükselme, serbestlik, özgürlük ve tesellinin duruluğunu getirir. Bu nedenle, biz, melankolik hayvanlar yani insanlar aynı zamanda en güler yüzlü olanlarız. Gülümseriz, kendimizi gülünç buluruz. Biçareliğimizden gelir yüceliğimiz.
Simon Critchley
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.