Mezopotamya gecelerinde yalnızca ayışığı ve sessizlik vardı.
“İçinde ölümler, sırlar ve Melek-i Tavus inancını barındıran bir Yezidi gecesi... Bu köyler Yezidi köyleriydi. Orada yaşayanlar ateşin ve güneşin çocuklarıydı. Hayır, onlar sanıldığı gibi şeytana tapmazlardı; çünkü, şeytan onlar için şeytan değildi. O Melek-i Tavus’tu. Yüce ve kutsal...”
Midyat’ta, başına sardığı Zımzım suyuna daldırılmış tülbentiyle mezarlıkta yaşayan Cano ile New York’ta bir gökdelenin 43. katından kenti seyreden Connie’nin ortak noktaları neydi?“Cano belki başkalarının gözünde bir divaneydi. Bir dilsiz... Ama onun elindeki güç kimsede yoktu. Çünkü Melek-i Tavus Cano’ya kendi gücünü yansıtıyordu. Cinlerini onun emrine veriyordu. Her defasında usulca fısıldıyordu Cano’ya: ‘Bikuje!’”
Saflığın kötülükle imtihanını anlatan bir roman:
Melek-i Tavus
Kara Melek, Kanun Savaşçıları, Melekler Adası, Marziye, Sır, Sahra, Benim İçin Ağlama, Gerilla, Bize Ne Oldu? gibi dizi ve filmlerin senaristi Nuran Devres, Melek-i Tavus adlı ilk romanında, Mardin’den İstanbul ve New York’a uzanan bir intikam ve sevgi hikayesi işliyor. Cano, Connie, Mirza ve David’in hayatları Deyr-ul Zafaran Manastırı’nda nasıl kesişecektir?
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.