Yeryüzünün en kadim, en ortak hikâyesi düşüş. Tüm mitolojik anlatılarda bir cennetten düşüş tasviri var. Hepsinde oradan dünyaya sürülüyoruz. Bir elmanın hatırına kendimizi elma ağaçları altında saban sürerken buluyoruz. Zamansız, acısız ve sonsuz çiçekli o yeşil bahçelerden acının, aşkın ve kederin diyarına gönderiliyoruz.
Tevhid ağacının çocuksu kundağından, bilgi ağacı uğruna koparılıyoruz. Ve ömrümüz tekrar o vahdet duygusunu ve tamamlanmışlık hissini aramakla geçiyor. Tanrıda bir kere daha kaybolmanın yollarını arıyoruz. Fakat kusursuz bir düşüş bu.
Kusursuzluk evreninden kusurun evrenine kusursuz güzel bir düşüş.
Düşmenin bütün biçimlerini ezberleyene dek düşüyoruz.
Kusursuz düşüşü bulana dek. Ve tam da orada çiçekleniyoruz.
Düştüğüm her yerde çiçek açacağım.
Böyledir yaşam
düşersin yedi kez
kalkarsın sekiz kez.
Bir değil beş değil belki bin kere
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.