Bugün bildiğimiz üzere 2 milyara yaklaşan müntesibi olan “İslam” dini ile ilgili her kafadan bir sesle karşılaşmaktayız. Kimimiz farklı ülkelerde doğarak bu dine ulaşmakta, kimimiz ise doğuştan “İslam” dini ile tanışmaktayız (Eğer tanıştığımız şey gerçekten de buysa!). Aslında yıllardır süre gelen “İslam ülkelerinde doğanlar direkt İslam’la tanışmakta, ancak diğer ülkelerdeki insanlar bu şansa sahip olamadıklarından İslam ile tanışamamakta. Bu adaletsizlik değil mi?” diye ifade bulan, alışılagelmiş bu sorunun cevabını, tam tersi şekilde ilerleyen satırlarda açıklayacağımız kısımlarla çok daha iyi anlayacaksınız. Bakalım bu soruya doğru cevabı vermek için neden bakış açımızı değiştirmeliyiz? Birçok farklı dine toprakları üzerinde ev sahipliği yapan çeşitli ülkeler olduğu gibi, Müslüman nüfusun fazla olduğu ülkeler de birçok dine ev sahipliği yapmakta. Farklı coğrafyalardaki İslam ülkelerinin muhtelif gelenek-görenekleri ve âdetleri vardır. Bu âdetler içinde İslam’a yerleştirilen ve İslam’a aitmiş gibi atfedilen, bazı otoriteler tarafından İslam’a eklemlenmiş, yıkılması gereken bir düzen vardır. Bu düzenin İslam’dan geldiği algısının İslam dışı kaynaklarını deşifre etmek ve İslam’ı bu gelenekler etrafında toplayarak insanları yanlış ve çok daha farklı bir yola saptırmak için kurulmuş olan bu düzeni yıkmak için bütün detayları bu kitapta açıklayacağız.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.