“Bir dünyada, bin dünya yaşamak istiyorum”…
Çocukken yatmadan evvel ettiğim duamda pek de anlamını bilmediğim bir dilekti. Doğal geliyordu bu nakarat bana. Kaynağını, nerden dilime doladığımı bilmiyordum. İçimden mi söyletiliyordu? Kafamda sanki bir slogan hâlini almıştı. Bu hezeyan, dokuz yaşındayken ölümden döndüğüm bir kazadan sonra üzerinde fazla düşünmeden oluşuverdi sanıyorum. Zamanla anladım ki hem içimde hem de ‘dışım’ sandığımda; Bin dünya değil, BİR dünyamızmış iç çektiğim… Veni Vidi Vici -Geldim Gördüm Yendim. BİRliği gördüm. “BEN” dediğimizi yenmek için döndürüldüm… Bu sanki avucuma yazdırılmıştı dönmeden. Bu ne ilk ne sondu, birkaç kez daha döndüm, hepimizin kolunun altındaki dosya ile. Ne demek olduğunu onaltı yaşımda Hz. Mevlana’nın Konya’daki türbesini ziyaretimde anladım. AŞK düştü içime. Yetmedi, keşfedilecek bu dünya vardı önümde. Ortak yazgımızı idrak etmem, kırkımda kazasız belasız ‘geldiğimiz O Âleme’ tekrar çekildiğimde, “OL’mak ve VARLIK!” dersinin içime işlenmesi ile oldu. “Mabet değil Muhabbet istiyoruz” – “Yaz”, BİZ’i yaz, bu kanal hepimize açık” dendi. Yazdım defalarca ama yayınlayamadım. Otuz yıl geçti, tekrar O’raya temelli avdet etmeden yazma cesaretini ve cüretini, Covid’ten kardeşimi kaybedince ancak buldum içimde. Dilerim, “BİZ”in Tümü kapsayan mesajını “gerçeğimize” bir alternatif farkındalık olarak iletebilirim.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.