“Baba.”“Efendim Cem.”“Siz Dede’nin öldüğünü söylemiştiniz ama biz mezardayken yanıma geldi, saçlarımı okşadı. Bana ‘Sen masum-u paksın,’ dedi, avucumun içine bir tane gül yaprağı bıraktı, üzerine de 25 kuruş koydu. ‘Bunu sakın kaybetme, yanında taşı’ dedi ve gitti.”“Olacak şey değil Cem. Sen hayal görmüşsün.”“Hiç de hayal görmedim. Geldi diyorum. Onunla epey konuştum. Hem de sizin gözünüzün önünde,” dedi, birkaç adım kenara çekildi. Kaşlarını çattı, biraz dik konuştu. “Neden bana inanmıyorsunuz?” “İnanmaz olur muyuz oğlum. Tabii ki inanıyoruz. Ama senin de bizi anlaman lazım. Biz kimin mezarına gittik? Dede’nin mezarına. Mezar onun olduğuna göre öldüğünü kabullenmeliyiz değil mi?”“Siz kabullenin. Ama ben kabullenmiyorum.”“Tamam Cem, sen kabullenme çünkü seni konuşturan oydu. Onun için senin onu unutmaman lazım,” dedi annesi.“Zaten unutmayacağım. Çünkü bunu sakın kaybetme ve yanında taşı dedi. Bu para yanımda oldukça onu unutmam mümkün değil,” dedi, elini açtı avucundaki 25 kuruşu gösterdi.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.