Amerika kıtası keşfedildiğinde oraya medeniyetten önce ölüm gitti. Vahşet, hırsızlık, soykırım gitti. Peki daha sonra medeniyet gitti mi? Hayır! Çünkü oranın yerlileri “Beyaz Adam”dan daha medeniydiler. Hırsızlığı, adam öldürmeyi bilmiyorlardı. Huzur içinde yaşayan büyük bir aile gibiydiler.
“Beyaz Adam” gelince onu misafirperverce ve samimiyetle ağırladılar. Yiyeceklerinden bol bol ikram ettiler. Topraklarını açtılar. Hatta altınlarının da çoğunu karşılığında hiçbir şey beklemeksizin bu yeni misafirlerle (!) paylaştılar. Fakat “Beyaz Adam”ın gözü doymuyordu. Ne kadar verirlerse hep daha fazlasını istiyordu. En sonunda canlarını da istedi. Verdiler...
Piskopos Bartolome de Las Casas, bu kitapta anlattığı her şeyi bizzat yaşadı. O bir “beyaz”dı. Fakat bu vahşete duyarsız kalamayacak kadar da insandı.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.