Abdullah dönüp ahşap sandalyeye oturdu.-Bir kıvılcım! Bir kıvılcım dahi çakamaz mıyız gardaş? Mehmet gelip Boyabatlının karşısında durdu.-Kıvılcımı çakmasına çakarız da gardaş. Bu kıvılcım, bunca kefereyi yakmaya yeter mi ki?
Yıl 1914…
Birinci dünya savaşının ayak sesleri yedi kıtadan duyulurken, memleketlerinden binlerce kilometre uzaktaki iki Osmanlı neferi vatanlarını korumak için bir plan yaptılar. İstanbul’u işgal etmek amacıyla yola çıkan haçlı ordularını durdurmak için göğüslerini siper edecek, gerekirse bu uğurda gözlerini kırpmadan can vereceklerdi. Türkiye’den Hindistan’a oradan da Avustralya’ya uzanan destansı bir mücadeleyi okuyacağınız bu kitap, bugünlerimizi borçlu olduğumuz ve tarihin bağrında unutulmaya yüz tutmuş aziz kahramanlarımızı hatırlamak için yazıldı. Ruhları şad olsun.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.