İnsan üzerinde yapılan deneyler, tıp biliminin gelişebilmesi için yüzyıllardır yapılan uygulamalardır. Fakat ilk zamanlarda hiçbir yasal dayanağı olmadan yapılan bu uygulamalar, kişilik hakkını ihlal edici nitelikte olup, 19. yüzyıla kadar deneyin tarifi dahi tam anlamıyla yapılmamıştır. 2. Dünya Savaşı sırasında acımasızca yapılan deneyler sonucunda artık yasal bir düzenleme yapılması gerekliliği ortaya çıkmış ve bunun üzerine "Nuremberg Kodu" hazırlanmıştır.
Hukukumuz açısından, düzenlemeler 1960 yılında "Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi" ile başlamış, dönüm noktası ise 2005 tarihinde yürürlüğe giren "Türk Ceza Kanunu" ile olmuştur. İnsan üzerinde yapılan deneyler daha çok kamu hukukunu ilgilendiriyor gibi görünse de kişilik hakkı ihlallerine yol açması çok muhtemel olduğundan, özel hukuku da yakından ilgilendirmektedir. İnsan üzerinde yapılan deneylerin hukuka uygunluk sebepleri; kanun, tüzük ve yönetmelikler gibi birçok mevzuat ile ayrıntılı bir şekilde düzenlemiştir. Çalışmamızda öncelikle insan üzerinde yapılan deney kavramı açıklanıp, tarihi gelişimi anlatılmıştır.
Ayrıca yürürlüğe girmiş ulusal ve uluslararası kaynaklar bakımından insan üzerinde yapılan deneyler ayrıntılı şekilde açıklanmıştır. Daha sonrasında; kişilik hakkı kavramı detaylı şekilde açıklanıp, özellikle insan üzerinde yapılan deneyler söz konusu olduğunda kısıtlılar, hamileler, çocuklar gibi bazı özel grupların deneylerde tercih edilmesi dolayısıyla bu gruplar ayrı ayrı incelenmiştir. Son olarak ise, insan üzerinde yapılan deneylerin kişilik hakkını ihlal etmesi nedeniyle ortaya çıkacak olan sonuçlar ve açılabilecek davalar anlatılmıştır. Bunlara ek olarak insan üzerinde yapılan deneylerde sorumluluğun kime/kimlere ait olacağı belirlenmeye çalışılmıştır.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.