Sonra da dönüp acaba hafızamdan bu yüzü silmek istediğimden emin miyim, diye sık sık kendinize sorduğunuz bile olur. Bir insan olarak İsmail de benim için böyle hayat boyu izlerini silemediğim hatıralar, cevaplayamadığım sorular, kurtulamadığım bir yüz, belki de hiçbir zaman hikmetini anlayamadığım derin bir muamma olarak kaldı. Peki, ben memnun muydum bundan, evet!.. Huzursuz muydum, evet!.. O yaşlarda taşınabilir bir yük müydü benim için bu, nasıl taşıdığımı bilmesem de evet!.. Çünkü insanın bu hayatta taşıyamayacağı bir yük yoktur. Dahası da var, yükünü seviyor insan... Sevecek bir tarafını buluyor. Hayatımın daha sonraki yıllarında, bazı soruların illa cevaplanması gerekmediğini de öğrendim. Sadece birer soru olarak önemli ve anlamlıydı onlar benim için.Kırılma anlarının hikâyelerini anlatıyor Hüseyin Su. Nahif bakışıyla kalemini kahvehane camlarındaki yazıların arasında silikleşenlerden rızkını çer çöp içinde arayan mültecilere, delilerden dünyaya tamah etmeyenlere, doktorlardan sözünü yemeyenlere gözümüze batmayan, batmadığı için rahatsız olmadığımız, rahatsız olmadığımız için bir şey yapmadığımız; kendimize yaklaştırmadığımız, yakınlığımızı fark etmediğimiz insanların hikâyelerinde gezdiriyor. Nahif bir ruh için sızısı geçmeyen ağır bir yükü sırtından indiriyor Kırık Sızısı’nda.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.