Arkadaşını Davet Et


Kırık Manalı ve Soru Edatlı - Kuranı Azim ve Tefsirli Meali Şerifi 2.Cilt
Kırık Manalı ve Soru Edatlı - Kuranı Azim ve Tefsirli Meali Şerifi 2.Cilt
Kırık Manalı ve Soru Edatlı - Kuranı Azim ve Tefsirli Meali Şerifi 2.Cilt
Kırık Manalı ve Soru Edatlı - Kuranı Azim ve Tefsirli Meali Şerifi 2.Cilt
Kırık Manalı ve Soru Edatlı - Kuranı Azim ve Tefsirli Meali Şerifi 2.Cilt

Kırık Manalı ve Soru Edatlı - Kuranı Azim ve Tefsirli Meali Şerifi 2.Cilt (T28065)

0.0
Lieferant : Minber
Geldpunkte : 100
Rabatt-rate : %56 Rabatt
inkl. MwSt : $48.82
mit Rabatt : $21.48
inkl. MwSt : $21.48
Strichcode : 9786057382160

Kırık Manalı ve Soru Edatlı - Kuranı Azim ve Tefsirli Meali Şerifi 2.Cit



Ürün Özellikleri :


  • Yayınevi : İsmailağa Yayınevi
  • Hazırlayanlar : Ahmet Mahmut Ünlü - Ahmet Abdullah Kozlu - Yusuf Çelener
  • 2.Cilt 6 -10 Cüzler 
  • Kapak Kalitesi : Ciltli
  • Sayfa Kalitesi : Şamua Yaprak
  • Sayfa Sayısı : 488 sayfa
  • Dil : Arapça - Türkçe
  • Ebat : 17 X 24 cm
  • Ağırlık : 814 gr
  • Barkod : 9786057382160


Önsöz

Nihâyetsiz hamd-ü senâlar:
"Doğrusu o (Kur’ân) kendilerine ilim verilmiş olanların kalplerinde (ezberlenmiş) olan çok açık seçik âyetlerdir” (ei-AnkebûtSûresi:49] buyuran Allâh-u Te'âlâ’ya mahsustur.
Hudutsüz salât-ü selâmlar:
"Ümmetimin en şereflileri Kur’ân-ı Kerîm'i yüklenenlerdir” (et-Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, rakam:12662, 12/125; el-Beyhakî, Şu'abü'l-îmân, rakam:2703, 2/556;
'Abdurrahmân er-Râzî, Fezâüü'l-Kur’ân, rakam:47, sh:88) buyuran RaSÛlÜllâh (Sallâltâhu Aleyhi ve Sellem)in, Kur’ân-ı Kerîm’i en iyi şekilde tilâvet eden Ehl-i Beyti’nin ve Allâh-u Te'âlâ’nm Kitâbı’m bütün kullara tebliğ eden ashâbının üzerine olsun.
Bundan sonra şu husûsu beyân ederiz ki; elinizdeki bu eser "Kırık Mânâlı ve Soru Edatlı Kur’ân-ı Azîm ve Tefsirli Meâl-i Şerîfi” ismiyle tesmiye edilerek ismin müsemmâya muvâfakatı hedeflenmiştir.
Kur’ân-ı Kerîm'i kelime kelime mânâlandırmak elbette mukadder soruları takdir ederek, soru edatlarını beyân ederek ve mahzûfları zikrederek yapılacak ciddî ve dikkatli bir çalışmaya muhtaçtır.
Bunun peşi sıra "Tefsirli Meâl” diyebileceğimiz şekilde toplu mânâ verilmesi de elzemdir ki böylece Allâh-u Te'âlâ’nın Kitâbı'm anlamak isteyen kişiler Rablerinin ne buyurduğunu kolay bir şekilde idrâk edip mûcebince amel edebilsinler.
Son derece üstün bir fesâhata ve belâğata mâlik olan Kur’ân-ı Kerîm'i anlamak, hiç şüphesiz ki sâdece meâl okunarak hâsıl olamaz.
Bu yüzden âyet-i kerîmelerde geçen her bir kelimenin kırık mânâsı ve o mânânın doğru idrâk edilebilmesi husûsunda son derece önemli olan soru edatları bu eserde çokça kullanılmış ve böylece okuyan kişinin Kur’ân-ı 'Azîm’in mânâlarını mükemmel bir şekilde anlaması hedeflenmiştir.
Üstâdımız Hacı Mahmud Efendi Hazretleri bizlere dâimâ, mânâ verirken kelime kelime mânâ vermemizi ve insanlara da bu şekilde ders okutmamızı tenbih ederdi ve "Benim murâdım Kur’ân-ı Kerîm'in her bir kelimesinin mânâsının iyice anlaşılmasıdır” buyururdu.
İşte biz de mürşid-i kâmilimizin bu murâdını gerçekleştirme arzusuyla kendisinin bize tâlim ettiği usûl üzere bu eseri sizlere hazırladık.
Mealimizdeki Bâzı Husûsiyetler
1-Sûrelerin hidâyetlerinde nüzûl mahallerini (iniş mahallerini] belirtmek için zikredilen Mekkî/Medenî ifâdeleri bâzı mushaf-i şeriflerde yazılı bulunandan farklı görülebilirse de bu kayıtlar, tefsirlerde râcih olan görüşler esas alınarak zikredilmiştir.
2-Meâl hazırlayan bâzı akademisyenlerin savunduğu gibi parantezsiz bir meâl yapmak aslâ câiz olmaz. Zîrâ Arap lügati hazif ve takdirler üzerine kurulu bir lisân olması hasebiyle tıpa tıp terceme ederek mânânın doğru anlaşılması mümkün olamaz.
"Ben yaptım oldu!” şeklindeki sözlere cevabımız: "Peki kim ne anladı?!" demek olabilir. Kaldı ki bu iddiâ sâhiplerinin meâllerine bakıldığında da, parantez yerine taksim (/] ve tire (-) gibi birtakım işaretler kullandıkları görülmektedir.
Dolayısıyla bizim bu kitapta verdiğimiz mânâlarda tâkip ettiğimiz usûl; âyet-i kerîmelerin barındırdığı kelimelerin mânâlarını parantez dışında kaydedip, metn-i şerifte vâki olmayan bir kelimeye dahî meâlde yer vermemek ve Kur'ân-ı Kerîm’de bulunan bir harfin dahî mânâsını ihmâl etmeme husûsunda büyük gayret göstermektir, tâ ki Allâh-u Te'âlâ’nın kelâmında vâki olmayan ifâdeler, âyetlerle karıştırılmasın ve İlâhî Kelâm’da bulunan herhangi bir kelime mânâsız kalmasın!
a)Meselâ (dJi) ve (dtd,l) gibi lafızlara: "işte sana! Bu...”, "işte sana! Onlar..." gibi mânâlar vermeye özen gösterdik ve akışı bozar düşüncesiyle tekrâra düşmekten kaçınmadık.
b)Yine bu meâlde hiçbir zamirin mânâsı boş geçilmemiş, ancak birçok meâlde yapıldığı gibi sarih isimlerle terceme edilmeyip, zamir mânâsının özelliği korunmuştur ve ne kadar fazla tekrar edilse de zamirlerden her birinin mânâsı yerini bulmuştur.
c)Ayrıca tefsirlerde beyân edilen gizli kasemlerin her biri yerli yerince zikredilmiş ve bunun tekrârından geri durulmamıştır. Lâkin aynı mânâ tekrar edilmeyip, birinde "Kasem olsun", diğerinde ise "Andolsun” veyâ "Yemîn olsun" gibi farklı tercemeler yapılmıştır.
d)Bâhusûs; tekîd ve tahkîk ifâde eden harflere mânâları teker teker verilmiş ve münâsip mahalline göre: "Şüphesiz", "Elbette”, "Muhakkak", "Kesinlikle” ve "Gerçekten” gibi değişik tâbirler kullanılmıştır.
Bir âyet-i kerîmede mükerreren vâki olduklarında ise "Elbette muhakkak” veyâ "Elbette şüphesiz” gibi farklı mânâlar tercih edilmiştir.
3-Meâl-i şerîfin metninde geçen (virgüller metn-i şerifle alâkalı olduğu için mânâ bağlamına iyice dikkat edilmelidir.
4-Âyet-i celilerde geçen kelime veyâ cümlelerin farklı ve mühim mânâları müfessirler tarafından zikredilmişse; o zaman ikinci veyâ üçüncü mânâlar, taksim (/) işâretiyle metinde farklı yazı şekliyle [eğik olarak] kaydedilmiştir.
Bu farklı mânâlar bâzen bir kelimenin, bâzen de bir cümlenin ikinci veyâ üçüncü mânâsı olarak zikredildiğinden dolayı doğru anlaşılması için dikkatlice okunması gerekmektedir.
5-Bu eserin diğer meâllerden önemli bir farkını da şöyle açıklayabiliriz:
Müteşâbih âyetlerin bâzısında "Yed” lafzı zikredildiği zaman selef ulemâsı kelimeyi aynen lafzıyla zikretmeyi ve tevil etmemeyi esas alırlar ki bu görüş halef ulemâsı tarafından da daha muhkem kabûl edilmiştir.
Lâkin günümüzde "Selefi” geçinen Velıhâbîler, selefin durduğu yerde durmayıp bu kelimelere Türkçe lügat manâsı vererek Allâh-u Te'âlâ'yı mahlûkâtına benzettikleri için Ehl-i Sünnet’ten ayrılmışlardır. Nitekim İmâm-ı Gazâlî (Rahimehuliâh)m beyânı veçhile: "Bu gibi müteşâbih âyetlerin hiçbir lisân İle tercemesi câiz değildir.” (el-Gazâli, llcâmü'l-'avâm ‘an ilmi'I-kelâm, Mecmû'atü Resâili’l-Gazâlî, risale rakamv.14, sh:42]
İşte bu tehlikeden okuyucularımızı kurtarmak için biz "Yed”, "Vech" ve "Yemîn” gibi kelimeleri lafızlarıyla zikretmeyi değil de halef ulemâsının mezhebi üzere "Tasarruf”, "Yönetim" ve "Zât” gibi mânâlar ile tefsîr etmeyi tercih ettik.
6-Peygamberlerin kıssalarıyla ilgili olarak; özellikle Sâd Sûresi’nde geçen Eyyûb, Dâvûd ve Süleymân (Aleyhimüsseiâm)rn kıssalarında sahîh kavilleri tercih ederek peygamberlerin ismet sıfatı hakkında insanların îtikâdım muhâfazaya çok önem verdik.
Gayret bizden, himmet mürşidimizden ve tevfîk Yüce Rabbimiz’dendir!
9 Cemâziyelevvel 1443 / 13 Aralık 2021


Fihrist

SÛRE-İ CELÎLELER
en-Nisâ Sûre-i Celilesi 3
el-Maide Sûre-i Celilesi 27
el-En'am Sûre-i Celilesi 128
el-A'raf Sûre-i Celilesi 249
el-Enfal Sûre-i Celilesi  376
et-Tevbe Sûre-i Celilesi  422

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: DE