Türkiye’de yaşayan insanlar olarak çok uzun süredir kimlik meseleleriyle, deyim yerindeyse, “başımız belada”: “Modern Batı” ile ilişki içinde kendimizi kim veya ne olarak öne sürmek istediğimiz sorusu düşünce ve siyasetin önemli konularından biri olageldi. Öte yandan kimlik meselesi, dünyada ve Türkiye’de başka içeriklerle de siyasal ve toplumsal mücadelelerin başlıca konuları arasında yer alıyor: çok çeşitli kesimlerin resmi ve gayriresmi tanınma talepleri, retler, siyaset ve hukuk alanlarındaki tartışma ve çatışmalar… “Kimlik siyaseti” denen bu sıcak gündemin karşısında (veya yanı başında) şimdilerde geri plana itilmiş gibi görünen köklü bir mesele olarak “sosyal adalet” gündemi de var. Bu iki siyaset tarzının birbirini dışlayıp dışlamadığını da tartışan Kimlik, Tanınma Mücadelesi ve Şarkiyatçılık, kimlik kavram ve siyasetinin mahiyeti ve sınırları üzerine etraflı bir düşünme çabası. Kolay çözümlere teslim olmamak için felsefeye ve kurama, soyutluğa düşmemek için de toplumsal hareketlere ve tarihe bakıyor. Kılavuz kabul ettiği Edward Said’in düşüncesini açımladığı kadar dünyayı anlamak için de kullanıyor. Başta sosyal ve beşeri bilimlerde çalışanlar olmak üzere okurlarımızın ilgiyle okuyacağına inanıyoruz.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.