İnsanların senin yüzüne bakıp içinde kopan fırtınaları anlamalarını çaresizce beklemekten vazgeçmeye ne dersin? Ne istediğini, neye ihtiyaç duyduğunu birinci ağızdan söylemeye ve kendi kalbi kırık haklılığının derin yalnızlığından azade olup “meğer yanılmışım” diyebilmeye var mısın? “İyi ki”leri huzurla kabul eden bir mutluluğa yelken açmaya hazır mısın? Çatık karşılığının onayı mı, güler yüzünün yanılgısı mı tercihin? Seni gerçekten mutlu edecek olan hangisi?
Yalnızlık bazen dış dünyadan istediğini alamayanın kibirli geri çekilişi, bazen daha fazla örselenmekten korkanın sığınağı, bazen varlığı şaibeli bir efendinin talebi, bazen de yaratıcı eylemlerin ön koşulu olan bir tek başınalık halidir. Yani yalnızlık kiminin yarası, kiminin yara bandı, kiminin de yara merhemidir.
Ancak ve ancak seni terk edebilme gücünü̈ verdiğin birini gerçekten sevebilir, ancak ve ancak sana sadakatsizlik etme iradesini verdiğin birine gerçekten güvenebilirsin.
“Bir terapist, danışanını dinlerken zihninden neler geçirir, o dünyada nasıl gezinir? Sevgili meslektaşım Erkin, öykülerinde terapinin nasıl sanat gibi icra edildiğini ve terapistin bir sanatçı edasıyla danışanlarına nasıl yaklaştığını sıcacık üslubuyla dört farklı öyküyle bizlerle paylaşmış. Bir solukta okuyacaksınız.”
Klinik Psikolog Ceyla Taner
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.