REÇEL TADINDA BİR DRAM GÜZELLEMESİ…
“Karşımda duran küçümseyerek baktığım bu kerpiç ev benimdi. Ona yanaşan sevgiye muhtaç incir ağacı da. Sahip olduğumuz, elimizde kalan tüm varlığımızla satın almıştık hepsini. Sanki bu minik bahçe büyük bir kazandı. Kaynatıyordum şeker tadında avuntularımla tüm dertlerimi. Bir yandan kavanozlara hapsetmiş, karakışa saklıyordum. En çaresiz günlerimde yiyecektim kerpiç reçelini.”
Nagehan Kruç Şeremet, özgünlüğü ilk romanın çok ötesinde olan bu eserinde, okuru etkili üslubuyla Üsküp’ten İstanbul’a uzanan bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Kerpiç Reçeli, geçmiş-şimdi-gelecek üçgeninde reçel kavanozlarından ortak hafızamızın derinliklerine süzülen gerçek bir hayat hikâyesi.
“Dosyayı tamamladığımda artık bilgisayarımın kapağını her açtığımda selamlaştığım sıradan bir Word dosyası olmadığının farkına varmıştım. Kerpiç Reçeli artık herkesin okuması, tadına varması gereken reçel tadında bir dramdı. Hepimizin her gün umutla hayata tutunup yaşamaktan bıkmadığı...”
Nagehan Kruç Şeremet(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.