Hz. Peygamber (s.a.v)’i ve sünnetini anlamamak ve tanımamak. Mahşerde Peygamber şefaatine sarılmayı ve Sırat-ı Müstakimde yürürken şeytanın tuzağına düşmeyi gerekli kılacaktır.
Hz. Peygamber (s.a.v): Size iki şey bırakıyorum; Bunlardan biri Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim, diğeri ise benim sünnetim, kim bunlara yapışırsa dalalete düşmez. Yani hakikat üzerinde demektir. Kur’an-ı Kerim’in tefsiri olan sünnet, Allah’ın rızasını kazandıracak ve cehenneme düşmekten kurtaracak bütün formülleri içinde taşıdığı için sünnete bilinçli olarak yapışanlar ne Sırat-ı Müstakimde yürürken şeytanın kurduğu tuzaklara düşer ne de gayret etmeden şefaatle cennete gireceğine inanır. Efendimiz (s.a.v) buyuruyor ki; Ben Rabbimin rahmetiyle cennete girerim, diyen Peygamber seni nasıl cennete şefaatle sokabilir? Kendisi Allah’ın rahmetiyle giriyor. Cennete sokma işi Allah’a ait olan bir iştir.
Hz. Peygamber (s.a.v) ise cennete girme formüllerini içinde barındıran Kur’an-ı Kerim’i ve sünneti yaşayarak cennete girme yollarını göstermesi ümmetine şefaat olarak yetmez mi? Biz ise şefaati kolumuzdan tutup cennete koymak olarak anladığımız için. Kur’an-ı Kerim’i anlamaya, sünneti ve sünnetin sahibini tanımaya çalışmadık.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.