Aşıkların kökü, İslamiyet öncesi ozanlara kadar dayanır. Ozanlar İslamiyet'ten sonra da bir müddet işlevlerini sürdürmüşlerdir. Selçuklu Ordularında 9. ve 12. yüzyıllarda ozanlar kopuz denen müzik aletlerini çalarak epik şiirler söylerler, askerleri eğlendirirlerdi. 16. yüzyıldan sonra ozanlar artık görülmez olur.
Onların yerini aşık alır. Göçebelikten yerleşik hayata geçerek yeni bir toplum düzeninin kurulması, şehir ve kasabaların büyük ölçüde oluşumunu, destan anlatıcısı ozanın yerine aşık tipinin geçmesini hazırlayan en köklü etkendir. Destan anlatan epik şiirden, günlük hayata yönelen koşmaya geçiş bu yolla olmuştur. Aşıklar, kopuz yerine saz çalmaya, epik şiir yerine yerleşik hayata bağlı tablolar isteyen halka koşmalar söylemeye başlamışlardır.
Kitap dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Ozan Bindebir'in hayatı, aşıklığa girişi, mahlas alışı; ikinci bölümde şiirlerinin şekil ve anlatım özellikleri; üçüncü bölümde şiirlerinde ele aldığı konular; son bölümde ise şiirleri hece ölçüsü bakımından dile getirilmektedir.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.