Birbirine tutunup güçlenen şeylerin, iç içe geçip birbirini çürütenlere anlatacakları var. İnsan ile yumak bunun için benziyor birbirine. Bir ucunu, dünyayı keşfetmeye bakan bebek tutuyor ipin, diğer ucunu kırış kırış bir el. Evvelden lezzeti akıl çelen ile şimdi çiğnendikçe ağızda çoğalan aynı ekmek. Her şey birbirine eklenerek başlayıp bitiyor. Herkes bunun için açıyor kapısını yabancının “Benim,” diyen bildik sesine.
Çağla Çinili, ilk kitabı Kendimi Doğurmadan Hemen Önce ile insana dair ne varsa apaçık koyuyor önümüze. İyi ve kötü, haklı ve haksız, suçlu ve masum aynı kişi oluyor bazen. Okura ise çağlayan bir ırmağı seyreder gibi akıp geçen öykülere bakmak kalıyor.
“Kafasının içi gene kaşınıyor. Ne zaman bu kadar strese girse egzaması azardı. Al işte, insanın ‘böcek’ olması için ille de sekiz kol, iki de kanat çıkarmasına lüzum yoktu, sinirlenip üzülünce derisi yara oluyor, günlerce kabuk atıyor, saçları dökülüyordu. Bütün bunlar durmadan devam etse, vücudunun her yeri yara olup kepeklense, onu da görünce kusarlardı. İnsanlar, kötü giyindiğinde ona burun kıvırdıklarına göre pekâlâ vücudu yaralı olsa bir böcek görmüş gibi içleri de kalkardı.”
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.