“Dünya, dünyalığını yitirmişti sanki. Zapt edilmiş bir canavarın zincirli hâlini garipsemiyorduk artık fakat orada gördüğümüz şey canavarca ve özgür bir şeydi. Bu dünyadan değil gibiydi ve insanlar da… Hayır, insanlık dışı değildiler. En kötüsü de buydu, biliyor musunuz? İnsanlık dışı olmadıkları kuşkusu… Yavaş yavaş anlıyordunuz. Çığlık atıyor, zıplıyor, kendi etrafında dönüyor, korkunç surat ifadeleri yapıyorlardı ama sizi heyecanlandıran, sizinki gibi insanlıklarını, bu vahşi ve çılgın karmaşayla olan uzak akrabalığımızı düşünmekti. Çirkindi. Evet, çirkindi bu ama yeterince yürekliyseniz, o sesin korkunç samimiyetine karşı içinizde küçücük de olsa bir tepki doğduğunu kabullenir, orada -ilk çağların gecesinden bu kadar uzakta olan sizin-kavrayabileceğiniz bir anlamı olduğundan bir an olsun kuşkulanabilirdiniz. Neden olmasın? İnsanın aklı her şeye yeter çünkü her şey, gelecek kadar geçmiş de, aklın içindedir.”
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.