Kadın-erkek ilişkisini başlatmak kolaydır, sürdürmek zordur. Denize uzaktan bakarsanız berrak ve ışıl ışıldır, huzur verir insana. Bir de denize dalın. Derine doğru gittikçe, belirsizlikler, bilinmeyen canlılar çıkar ortaya. Kadın-erkek ilişkisi de aynen böyledir. İlişkide seneler geçtikçe, yeni yaşantılar, farklı kişiliklerimiz ilişkiye yansıdıkça birbirimizin farklı yüzleri ortaya çıkar. Bu kaçınılmazdır. Hani deriz ya halk arasında, “Karaman’ın koyunu, sonra çıkar oyunu” diye, işte böyle bir şey…
Ortak yaşam ya da evlilik, çocukluğumuzda alınan psikolojik yaraların onarıldığı bir ilişki değildir. Üstüne üstlük, mevcut psikolojik yaralanmaların yeni travmalara yol açma riski yüksektir. Çok sağlıklı, mutlu evlilikler dahi çözümlenmemiş çatışmalarımız üzerinde merhemle sıvazlanıyormuş gibi bir etki yapabilir. Yani sadece bataklıktaki sivrisinekleri yok edebiliriz. İç dünyamızdaki bataklık duruyordur derinlerde…
Evlilik, yalnızlığımızı giderebileceğimiz bir liman da değildir. İnsan sadece aşk yaşarken yalnızlığına son verir. Aşk da mutlaka bitecektir… Her şey insanın kendinde başlar, kendinde biter. Bu doğrultuda, kendi kişisel problemlerini eşinde çözmeye çalışan insanlardan usanmışımdır.
O zaman, kadını ve erkeği tanımak ve ilişkide neler oluyor da evliliklerin yarısı boşanmayla sonuçlanıyor, onu anlamak, anlayabilmek için…
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.