Carl Gustav Jung, Psikoloji Bilimini indirgemeci niteliğinden kurtarıp, bütünleştirici bir yapıya getiren kişi olarak tarihe geçmiştir. Jung’un Analitik Psikolojisi Tanrı ve İnsan olgularının Birliği ve Tekliği üzerine kuruludur. Bu bütünlüğü savunan öğretinin ismi Ezoterizmdir. Evet, Jung hiçbir eserinde bizzat Ezoterizmden bahsetmemiştir ancak tüm hayatı, araştırmaları ve eserleri, Ezoterizmin binlerce yıldır savunagelmekte olduğu bütün kavramlar ile örtüşmektedir. Jung, Freudyen teoriyle güçlenmiş psikolojik temelinin yanında mitoloji, din ve felsefe alanlarında derin bir bilgiye sahiptir. Özellikle Kabbala, Simya, Hinduizm, Budizm gibi karmaşık mistik ve Ezoterik öğretiler ve sembolleri hakkında son derece bilgilidir. Jung Ezoterik, Hermetik, Gnostik, Yeni Eflatuncu kadim bilgeliğe önem vermiş, Kabala ve Simya ile ilgilenmiştir. “Gnosis, hem itaat etmeyi, hem de başkaldırmayı gerektirir” sözü ünlüdür. Analitik Psikoloji öğretisinin temelinde tüm bu kadim bilgelik yatmaktadır.
Jung’un Ezoterik düşünce yapısını ortaya koyan en belirgin söylemi, Kolektif Bilinçdışı teorisidir. Ezoterizmin Üst Bilinç ya da Evrensel Zeka olarak adlandırdığı olguya Jung, Kolektif Bilinçdışı demiştir. Bu Kolektif Bilinçdışı, Jung’un isimlendirdiği şekilde, her insana miras kalır ve büyük oranda Arketiplerden ve mitolojik figürlerden oluşur. Kolektif Bilinçdışında, insanın geçmiş yaşamlarından ya da atalarından getirdiği gizli bellek kalıntıları vardır. Kolektif Bilinçdışını, ruhsal kalıtım olarak da adlandırabiliriz. Burası, bir tür olarak edindiğimiz tüm deneyimlerin depolandığı yerdir. Hepimiz bu bilgiyle doğarız.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.