Mevlânâ, bakmanın-görmenin önemine binaen “İnsan gözdür ve geri kalan cesettir” der. Görmek çeşit çeşittir. Halk kültürünün aksine tasavvuf düşüncesinde nazarın pozitif etki gücü ön plana çıkmaktadır. Kalbi Allah muhabbetiyle dolu Allah dostları, nazar ve teveccühleriyle talebelerinin manevî eğitimine yardımcı olur, bakışlarıyla müridlerinin gönüllerindeki aşk ateşini tutuştururlar. Bu öyle bir ateştir ki, kalpte Allah sevgisinden başka her şeyi kül eder. Mürid uzun zaman ve çaba gerektiren makamlara şeyhinin nazarı sayesinde kısa sürede kavuşur.
“Güzel bakan güzel görür” ifadesinin gereği muhabbet ehli baktığı her şeyde mutlak güzeli görür.
Kalp gözüyle görmeye basîret denir. Zâhir ve bâtının irtibatından dolayı kalp gözünün görmesi için baş gözünün muhafaza edilmesi gerekir. Sufiler “nazar ber kadem” ilkesiyle baş gözünü korumayı hedefler.
Sufilere göre insanın manevî merkezi kalbin de gözetlenmesi gerekir ki kalp aynası kirlenip paslanmasın. Onlar kalplerini murakabe ederken kendilerinin de Allah’ın gözetiminde olduklarını unutmazlar.
Hakk’ı müşahede marifetin en üst derecelerindendir. Dünyada Hakk’ın isim, sıfat ve fiillerinin tecellileri müşâhede edilse de âhirette Cennet’e gidenlerin en büyük mükafatı Hakk’ı rü’yet olacaktır.
Yaşamda, en farklı görme tecrübelerinden biri de rüya görmektir. Hakikate giden yolda rüyaların dilini çözmek kişiye mesafe katettirir.
Çalışmamızın amacı, nazardan yola çıkarak insanı tanımaya çalışmaktır. Nitekim insan kendini bilirse Rabbini bilir.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.