“Dışarda kar yağıyor. Diz boyu tutmuş neredeyse. Sabaha karşı 3.3O gibi uyanıyorum. Kalkmam, giyinmem ve kendimi sokağa atmam lazım ama ne fayda! Sanki birisi göğsümden bastırıyormuş gibi yataktan kalkamıyorum. Ne zamandır doğru düzgün uyumadım, hatırlayamıyorum. İşin ağırlığı bir tarafa, o bahsettiğim altı aylık kursun temposu artık bitirmiş vücudumu. Koltuk altlarımı fark ediyorum tam o sırada. Yara içindeler. Dışarda kar aralıksız yağıyor. Ben zorla başımı kaldırmışım yataktan, sokağa bakıyorum. Gözlerim artık daha fazla baraj olamıyor göz kapaklarıma. Önce bir damla yaş süzülüyor yanağımdan. Alışık değilim buna! Ne olduğunu, neden aktığını bilmiyorum. Sonra bir damla daha geliyor. Dışarda kar yer yüzünü cezalandırırcasına yağıyor. İçimde ise sanki başka biri daha var ve o benden daha fazla acı çekiyor. Bir damla daha düşüyor, sonra bir damla daha… Ve peşi sıra aralıksız akmaya başlıyor göz yaşlarım. Ağlıyorum. Nasıl biriktirdiysem artık içimde… Neyi bu kadar biriktirdiysem…
Almanya da doğup büyüyen iş insanı Ömer Kaya, Almanya’nın gettosunda başlayan, iş adamlığı ve sinema yapımcılığına uzanan hayat hikayesini, örneğini çok fazla görmediğimiz bir anlatım tekniğiyle okuyucuyla buluşturuyor. Korona virüsün dünyayı etkisi altına aldığı ve insanların umutsuzluğunun zirve yaptığı günlerde kaleme alınan eser, en karanlık anlarınızda elinizin altında bulunması gereken bir başucu kitabı kıvamında.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.