“Şöyle diyordu aşk şehîdi:
Çağıran ben miyim, yoksa sen misin?Benden mi çıkan feryâd, senden mi?”*Hallac-ı Mansûr, Bağdat ve çevresinde yaşamasına rağmen Arap ve İran edebiyatından ziyade Türk Edebiyatında ele alınmış, sevilmiş ve benimsenmiş erenler gözdesi bir aşk şehîdidir. Elinizdeki çeviri metnini okuyacağınız Hallac-ı Mansûr Menakıpnâmesi’nin de geniş bir muhitte okunmasından da bu anlaşılmaktadır. Niyazî-i Kadîm’in "Hallac-ı Mansûr"u, Eski Türkiye Türkçesiyle yazılan ilk manzûm ve tasavvufi menakıpnamelerimizden birisidir. Bu eser, Attar'ın Tezkire'sindeki bilgilerin manzum bir yorumudur. Bu eserde ayrıca Hallac araştırmalarına katkıda bulunmak için Abdülkadir Geylanî, İbrahim Has ve Tahirü’l-Mevlevî Hazretlerinden üç metin daha ilave edilerek eser zenginleştirilmiştir.*Nihayet Ene’l-Hak sırrının bir dava değil bir mana olduğunu, Hak’ta seyrettiğini kanıyla yazarak ispat edip gitti Hallac. Ve dedi ki:
Görünce Rabbimi gönül gözüyle Sordum: Kimsin ey sen? Dedi: Senim ben!
Elinizdeki metin bu aşk şehîdinin ve ene’l-Hak sırrının bir yorumudur, vesselam.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.