TAM KAYITLI HALEBÎ-İ SAĞÎR VE TERCEMESİ
(TAHARET VE NAMAZ BÖLÜMLERİ)
TERCEME EDEN HASAN EGE
Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettişi Din İşleri Yüksek Kurulu Eski Üyesi
SAL ve Acirc;H BİLİCİ KİTABEVİ
- Dil: TÜRKÇE
- Sayfa Sayısı: 357
- Cilt Tipi: Ciltli
- Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
- Boyut: 17 x 24.5 cm
ÖNSÖZ
Bütün hamdAllah' adır. O’nun Peygamberine ve Peygamber’in Alîne ve Ashabına salât ve selâmolsun.
Allah Taâlâ, terceme etmemizi muvaffak kıldığıHalebî-i Sağîr’in okunmasını ve ondan gereği gibi istifâde edilmesini, müminkardeşlerimin cümlesine nasîb ve müyesser etsin.
Halebî-i Sağîr’insâhibi Ibrâhim b. Muhammed b. Ibrâhîm el-Halebî’- dir. Ibrâhîm Halebî, Hanefîfıkhının fürûunda Müitekaa’l-Ebhür’ü yazmıştır. Halebî-i Sağîr’i yazan IbrâhîmHalebî, bundan önce Halebî-i Kebîr i yazmıştır. Müellif Halebî-i Kebîr’ine ve laquo;Gunyetü’l-Mütemellî ve raquo; adını vermiştir. Halebî-i Sağîr’in ve Kebîrin her ikiside, El-Şeyh el-lmâm Sedîdü’ddîn el-Kâşgaarî’nin tasnif etmiş olduğu ve laquo;Münyetü’l-musallî Ve Gunyetü’l-Müb-tedî ve raquo; nin şerhleridir. Şârih (IbrâhimHalebî) daha önce yaptığı şerhi (Ha-lebî-i Kebîr’i) fazla teferrüâtlı bularak,okuyucuların istifâdesine daha elverişli olduğunu söylediği Halebî-i Sağîr’iyazmıştır.
Halebî’nin metniolan Münyetü’l-musalli’nin müellifi, Muhammed b. Muhammed el-Kâşgaarî 705 hicrîyılında vefât etmiştir. Ibrâhîm Halebî de 956 hicrî yılında vefât etmiştir.
Münyetü’l-musallî üzerine,Halebî’den başka şerhler de yazılmıştır.
Münyetü’l-Musallîdemek, namaz kılan kimsenin, kendisine şiddetle muhtâc olduğu, temenni ettiğimurâdı demektir. Bu ismin devâmı olan ve laquo;Gunyetü’l-Mübtedî ve raquo; demek de, genişçeyazılmış olan kitaplara alışkın ol-mayan, okumaya yeni başlamış kimselerinihtiyâçlarını karşılayan, bir de-receye kadar başka kitâplara muhtâç etmeyendemektir.
Hepimizinmalûmudur ki, ibâdetler, en nefis vakitlerin harcanacağı ve kişilerin harekâtve sekenâtının cevherlerini verecekleri en önde gelen en mühim şeylerdir. Namazise bunların başında gelen bir ibâdettir. Namazın şart ve erkânını en güzel, eniyi tertip eden bir kitâp olması bakımından Münyetü’l-Musallî çok mühimdir.Bunun şerhi olması bakımından da Ha-lebî’nin ehemmiyeti bir o kadar büyüktür.
Küçük yaşta şunaşâhid olmuştuk: Arapça okuyan bir kimseye ve laquo;Arapçadan ne okudun, yahut nereyekadar okudun veya neler okudun? ve raquo; diye sorulduğunda, cevâbında ve laquo;İzhâr, Kâfiyebir de Halebî okudum ve raquo; derdi. Bunların ilk ikisi, Arapçanın gramerinden meşhûriki kifâptır. Yani Islâm âleminde, husûsiyle Türkiye’de ötedenberi ders kitâbıolarak okutulan Arapça dilbilgisinin anası mesâbesinde olan iki metin Nahivkitâplarıdır. Halebî’nin ne olduğunu sorarsanız, o, Arapça ile yazılıdır. FakatArapça kitâbı değildir. O, Arapça’nın âdetâ bir tatbikat mahalli olmakta idi.Yani Arapçayı okuyan, biraz ibâreden ma’nâ çıkaracak duruma gelen öğrencilerin,namaz, abdest bahislerini hem öğrenmeleri hem de Arapçanın tatbikatını yapmalarıbakımından elverişli ilk akla gelen kitâptır.
Bir arkadaşım, ve laquo;Halebî’yianlamak o kadar kolay bir iş değildir ve raquo; de-
mişti.Bu, hâtırımda kalmış. Gerçekten, Halebî’yi bu seferki okuyuşumda ona hakverdim. Çünkü Halebî’nin mantıki ve gayet güzel bir tertiple, fıkıh usûlükaidelerine riâyet olunarak kaleme alınmış olması, kolaylığı yanında güçlüğünüde beraberinde getirmiştir.
Eserin bazıhususiyetlerini arzetmek isterim:
- ve mdash; Eserbir şerh olup, Hanefî Mezhebi üzerine yazılmış ve bünyesinde taharet, namaz vebunlarla yakından ilgili bahislere yer verilmiş olan ve çok ihtiyâç duyulanmeseleleri içinde bulunduran Münteyü’l-Musallî’nin şerhidir.
- ve mdash; Eser,Mezheb imâmları olan Ebû Hanîfe, Ebû Yûsuf, Muhammed, Haşan b. Zıyâd veZüfer’in görüşleri, ittifâkiarı ve ihtilâflariyle birlikte kaleme alınmıştır.Diğer taraftan ve laquo;Üç imâma göre de böyledir, veya üç imâm bu görüşernuhâliftirler veya Mâlik şuna kaaildir. Şâfiî buna kaaildir... ve raquo; demeksûretiyle diğer üç mezheb imâmlarının görüşlerini ve aralarındaki ihtilâf veittifâkı ve bunların Hanefîlere muhâlif olan taraflarını ve dolayısiyleimâmların usûl ve kaidelerini öğretmiş oluyor.
Musannif (Metin sâhibi) bu gibi yerlerde ve laquo;Bizegöre veya bizim indimizde veya bizim katımızda ve raquo; diye terceme ettiğimizsözleriyle ve laquo;Biz Hane-fîlere göre ve raquo; demeyi kasdetmiştir. Bazan da ve laquo;Bizimashâbımız veya bizim imâmlarımıza göre ve raquo; demektedir.
- ve mdash; Yukardada işâret edildiği gibi, bu şerh daha öz olarak kaleme alınmış, daha ziyâde,meseleler tafsil edilmiş, deliller üzerinde Halebî-i Kebîrdeki kadar durulmamışve onun kadar teferruata girilmemiştir.
- ve mdash;Musannif (metin sâhibi), bazı isimlerini verdiği kitâplardan gerekMütekaddimîn ve gerekse Müteahhirîn ulemânın kitâplarından seçip biriktirdiğigibi isimlerini verdiği kitâplardan başka kitâplardan da almış olduğuna işâretetmiştir. Bunlar gerçekten fıkhın umdesini teşkil eden kaynak kitâplardır.Musannif sözünü çok ettiği kaynaklardan biri de Zâhir-i rivâye, Nevâdir, Fetâvâve Vâkiâttır. Zâhir-i rivâye - ki bunlara Usûl me-seleleri de denir - EbûHanîfe ve Ashâbı olan Ebû Yûsuf, Muhammed, Haşan ve Züfer’den ve Ebû Hanîfe’denilim alan diğer kimselerden rivâyet olunan meselelerdir. Bunlar, ekseriye ilküçünün kavlidir. Nevâdir meselelerine gelince bunlar da Ebû Hanîfe veAshâbından Zâhir rivâye’- nin gayrı rivâyet olunan meselelerdir. Fetvâlar veVâkiât ise Hanefî Ule-mâsının sonraki müctehidierinin bu meselelerdensorulduklarında, Müte- kaddimûn Mezheb ehlinden haklarında rivâyet bulunmayip,istinbat ettikleri meselelerdir. Bu hususta derlitoplu malûmât için daha öncetercemesini yaptığımız Mezâhib-i Erbaa’nın birinci cildinin iki numaralıönsözünün 33. sahîfesinin ilk beş paragrafına bakınız.
Musannif ve onataben de Şârih (Halebi) hemen her meselede, bu meselenin nereden alındığını, hangikaynak kitâptan ahz edildiğini, me-selenin sonunda veya başında zikretmesi,aynı bir mesele hakkında da-ha başka kitâpta ne denildiğini, yani ve laquo;bu meseleyifalan kitâpta şöyle zikreder ve raquo; demekle meselenin sâdece bir çözüm şekliolmadığını, muhtelif kitaplarda işin şu veya bu tarzda izâhedildiğini zikretmesi de kitâbın karakteristik tarafıdır.
5 ve mdash; Kitabınhusûsiyetlerinden biri de, usûl kaideleri üzerine yazılmış olması, sebep -netice bağlarının kurulması yanında, meselelerin güzel bir üslûb içerisindeele alınmış olmasıdır. Şöyle ki: bu meseleleri bu-rada okuyup gören kimse,burada bulunmayan namaz, abdest meselele-rini de onlara kıyasla anlayabilecekbir duruma gelir. Veya en azından, bilmediği mesele hakkında bir şeysöylememesini veya söylediği zaman, doğru bir tarzda söylemesini bilir birduruma gelir. Kısacası, bu ki-tabı okuyan kimsenin fıkıh yönünden kafasıaçılır, meseleleri anlamada mahâret kesbeder ve basiret hâsıl eder.
Kitâbın birçok yerlerinde, ve laquo;Meşâyitıimiz ve raquo; diyegeçer. Meşâyih, Şeyh’- in cem’idir. Bu ise üç mânâya gelir: Yaş bakımındanbüyük olanlara, il-men büyük olanlara veya amelen büyük olanlara denilmektedir.Burada bundan maksad, bizim mutemed fakîhlerimiz, husûsiyle imâmlarımızdır.
Mütekaddimûn Ulemâ denildiğinde, Ebû Hanife vearkadaşları yani onun talebesi durumundaki diğer imamlarımız ve onlardan öncekiulemâ; Müteahhirûn ile de bunlardan sonraki fakihler kasd olunmaktadır.
Eskiden yazılan Arâpça birçok ilim kitâplarındaolduğu gibi, bunda da ve laquo;Münye ve raquo; metin olarak parantez içerisinde, şerhi ve laquo;Halebi ve raquo;de paran-tez dışında olmak üzere iki kitâp (Metin ve Şerh) bir arada gelmiştir.Bu-radaki metin ve şerhi birbirinden ayıran parantezleri biz tercemede kal-dırdık.Çünkü ikisi birbirine o derece bağlı olarak yazılmıştır ki, yani Şâ- rih şerhimetne o derece uydurmuştur ki, sanki ikisi bir kitâpımş gibi fark etmek güçtür.
Tercemenin metinle birlikte basılacağını gözönünde tutarak, bazı delil makamında ve misâl ve izâh sadedinde getirilen âyet,hadis ve d il-âları, husûsiyle mahzûr görmediğimiz yerlerde, metnin dekarşısında ol-masını düşünerek, Arâpça metni yeni harflerle yazdık. Bazan dabunla-rın sâdece mânâlarını yazarak yetindik. Bundaki gayemiz, okuyanlarımızakolaylık getirmektir.
Bu kitâbı tercemeetmem esnâsında bazı intibalarımı şöylece anlatmak isterim: Bunlardanbazılarını şöylece sıralayabiliriz: Halebî’yi yalnız-ca bir fıkıh kitâbı olarakbirtakım namaz ve abdest meselelerini konu alan bir kitâp olarak görmemeklâzımdır. Bu kitâp okunurken Islâm’ın ruhu ve onun ahlâkının ulvîtiği, adâletduygusu ve kılı kırk yarmanın gözle görülür birtakım görüntüleriyle göz önüneserilmesi vardır. İnşânın gün-lük hayatında ibâdet konusunda yapacağı bir takımşeyleri nasıl tanzim edeceğini, ne şekilde hareket edeceğini, ne yapması lâzımgeldiğini, bir şeyin yakîn (kesinlik) hâsıl etmesinde ve buna yakın halalmasında ne gibi şartların, ne gibi emârelerin bulunacağını, şüpheli şeylerinveya bu-na benzer şeylerin netice ve semeresinin neler olduğunu, nelere dikkatetmenin lâzım geldiğini, metotlu hareketlerin ne şekilde olacağını bizeöğretmektedir. Kitâp fakîhlerin münâkaşalarında bazı akli muâmele vemuhâkemeleri bize fiilen göstermekte, kafamızın işlemesine yardımcı ol-makta,fikrimizi, mantığımızı iyi ve yerinde kullanmamıza bizi alıştırmak-tadır.Bunlar benim aklıma gelenlerdir. Daha başkaları da vardır. Bu söy-lediklerimibir iddia ve bir zu’mdan ibâret sayanlar, hattâ inkâr edenler olabilir. Bunlaracevâbım: ve laquo;Bana öyle geliyor ve raquo; demektir. İkinci bir cevap gerekirse aslında fıkıhdemek, kuru kuruya birtakım ahkâmı bilmekten ibâret değildir. Fıkıh, kişininlehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilmesiy-le, diğer bir tabirle fıkıh, câizolan ve câiz olmayan şeyleri bilmesiyle bir-likte onu tatbik etmesidir. Neticeitibâriyle dünya ve âhiret zararlı olan şeyleri bilip onlardan sakınmak,faydalı olan şeyleri de bilip, ondan müs- tefîd olmaktır. İşte bu mânâsiyîefıkıh - ki ibâdet konuları onun bir cü-zünü teşkil etmektedir- herkesin,Allah’a karşı mesuliyetinde hareketle-rini tanzim etmesini bilip Allah’ınrızasına muvâfık amellerde bulunması demektir. Yoksa muktezâsınca amelegötürmeyen basit bilgiden ibâret değildir. Gerçek manâda fakîhler de bu yoldabilgi sâhibi olan kimse-lerdir.
Halebî-i Sağlr’i terceme etmekle, öteden beri buKitâbın ve benzeri kitâpların metnim bastırmakla önemli hizmetlerde bulunan SAL ve Acirc;HBİLİCİ KİT ve Acirc;BEVİ’nin yeni bir hizmet azminde olduklarını ve benimde çorbada bir tuzumun olduğunu görme sevinci içerisinde olacağım.
Halebî-i Sagîr’in daha önce Babadağı tarafındanyapılmış eski Türk-çe yazı ile bir tercemesi de vardır. Okuyucularımın gerekbununla, gerekse metinle karşılaştırarak, yapmış olabileceğimiz hatalarımızdabizi ikaz etmeleri, onların bir vazifesi olduğunu hatırlatırım. Tabiî olarak,hakkı tavsiye, sabrı tavsiye her zaman müminlerin birbirine karşı görevleri olduğunu,hemen herkesin ezbere okuyabileceği Asr Sûre-i Celilesinden bi-linmektedir.Bizler okuyan ve okutanlara hayır duâlar ederken, onların da bizleri ikazetmelerini isteriz. Bunun yanında bu kitâpları yazmış olan ulemâya da AllahTaâlâ’nın rahmetini ve bereketini dileriz.
HAŞAN EGE
İÇİNDEKİLER
Namaz’ın Kitâb’la farz kılınışı
Namaz’ın Sünnet’le farz kılınışı
Namaz'ın Icmâ-i ümmet’le farz kılınışı
Namaz’ın Şartları
Abdest’in Farzları
Abdest’in Sünnetleri
Abdest’in ve Acirc;dâbı
Misvâk ile misvâklanmak abdestin âdâbındandır
Abdest suyunun fazlasını içmek abdestin âdâbındandır
Abdest üstüne abdest, abdestin âdâbındandır
Abdestte nehy edilen şeyler
Fer’î Meseleler
Tahâreti Kübra (gusül abdesti almak
Fer’î Meseleler
Guslün farzları
Guslün Sünnetleri
Abdest ve gusülde niyyetin hükmü
Gusül abdestinin çeşitleri
Cünüb, hâiz ve nüfesâ hakkında fer’î meseleler
Cünüb kimsenin yeme ve içmesi
Fer’î Meseleler
Teyemmüm hakkında bir fasıl
Teyemmümün şartı
Fer’î Meseleler
Suların hükümleri beyanında bir bölüm
Havuzlar hakkında bir fasıl
Mestler üzerine meshetme hakkında bir fasıl
Meshin keyfiyeti
Cebireler üzerine meshetmek
Fer’î Meseleler
Abdesti bozan şeyler hakkında bir fasıl
Ihtişâ bahsi
Gasyan (Kusmuk) meselesi
Göz ağrısı olan ihtiyâr kimse
Kendisinde dâimî hades bulunan kimse
Sarhoşluğun alâmeti
Kahkahanın alâmeti
Necâset hakkında bir fasıl
Ma-i müsta’mel (Kullanılmış su)
Müsta’mel suyun tarifi
Dibağat iki nevîdir
Su kuyusu hakkında bir fasıl
Su kuyusu kaynaklı olduğu zaman
Artıklar hakkında bir fasıl
Kedi, fâreyi yese ve hemen akabinde suyu İçse
Her canlının teri, artığı ile muteberdir
Necâset-i Hafife
İkinci şart (Necâsetten tahâret)
Meniyi ovmakla temizlemek
Muhtelif Fer’î Meseleler
Üçüncü şart (Avret mahallini setretmektir)
Hür kadının avret mahalli
Câriyenin avret mahalli
Fer’î Meseleler
Dördüncü şart (Istikbâl-i kıble)
Fer’î Meseleler
Beşinci şart (Vakit)
Fecirde isfâr müstehab olur
Kendilerinde namaz kılmanın mekrûh olduğu vakitler
Kendilerinde tatavvu mekrûh olan iki vakit
İmâm cuma günü minbere çıktığı zaman tatavvu mekrûh olur
Altıncı şart (Niyyet)
Rekâtların adedini niyyet şart değildir
Müstehab olan, kalb ile niyyet etmek, lisân ile söylemektir
Namazın Farzları
Allâh’ın elîfini (a) sim med etse (uzatsa)
İmâma uyarak imâmdan önce tekbîr getirse
Farzlardan İkincisi (Kıyâm)
Fer’î Meseleler
Farzlardan üçüncüsü (Kırâat)
Farzlardan dördüncüsü (Rükû’)
Rükû’un rükün oluşu
Farzların beşincisi (Secde)
Farzlardan altıncısı (Ka’de)
Farzlardan yedincisi (Namazdan çıkmak)
Isnâ aşeriyye (onikili) meseleleri
Farzlardan sekizincisi (Ta’dîli erkân)
Namazın Vâcibleri
Namazın sıfatı
Mesbûk sübhaneke’yi iki defa okur
Sûreye başlarken besmele
imâm sabâh namazında birinci rekâtı İkinciden daha uzun eder
İkinci rekâtın birinciden daha uzun edilmesi
Hafeze meleklerinin adedinde haberlerin ihtilâfı
Farz namazlarından sonra virdin getirilmesi
Namazda mekrûh olan ve mekrûh olmayan şeyler hakkında bir fasıl
Fer’î Meseleler
Fer’î Meseleler
Sünnetler hakkında bir fasıl
Nâfileler hakkında bir fasıl
Sünnetlerden biri teravih namazıdır
Bir tervîhe veya iki tervîheyi fevt etse
Dokuz teslîmât mı, on teslîmât mı kıldıklarında şek ettikleri zaman Terâvîhte imâm olsa, sonra aynı gecenin terâvihinde başkasına iktidâ etse
Fer’î Meseleler
Vitir namazı üç rekâttır
Tenbîh
Fer’î Meseleler
Diğer nâfile namazlar (Küsûf namazı)
Istiska namazı
iki rekât abdestin şükrü namazı
İki rekât tehiyyetü’l-Mescid
Evvabin namazı
iki rekât istihare namazı
iki rekât sefer namazı
Teşbih namazı ve başkaları
Namazda, insanların sözleriyle konuşma hakkında bir fasıl
Fer’î Meseleler
Namazda hades hakkında bir tezyil
Sehiv secdesi hakkında bir fasıl
Kade-i ahîreden sehveder ve kıyâma kalkarsa
Mesbûk, Müdrik ve lâhikın tarifleri
Namaz kılan ve üç rekât mı, yoksa dört rekât mı kıldığını bilmeyen adam
Fâideler
Zelletü’l-kari hakkında bir fasıl
Kur’ân hatmi esnasında üç kere ihlâs okumak
Yürüyen ve meşgul olanların, Kur’ânı istimâ’ etmeleri
Mushafı küçük yapmanın kerâheti
Tilâvet secdesi Bir mecliste bir secde âyetini tekrâr etse
Peygamber (S.A.S.) in ismi şerifi zikr olunurken ona salât getirmek
Mülhak meseleler (Imâmet bahsi)
Imâmete insanların evlâ olanı Şâfrî ve benzerine iktidâ câiz olur
Hunşa-i müşkilin imâmlığı câiz olur
Önce erkekler, sonra çocuklar saf bağlarlar
Kadın ve şehvete sâhib kız çocuğu ile namazda bir hizâdâ olmanın şartları
Mekânın bir olması, iktidânın sıhhatinin şartıdır.
Muktedî’nin imâma mütâbeet ettiği ve etmediği şeyler hakkında bir fasıl
Kazâ namazları hakkında bir fasıl
Kazâ namazları iki nevidir, eski - yeni
Iskat-ı salât bahsi
Yolcunun namazı hakkında bir fasıl
Vatan-ı Aslî nasıl olur...
Cuma namazı hakkında bir fasıl
Cumanın vücûbunun şartları
Cumanın edâsının şartları
Mısrın (Şehrin) tefsirinde ihtilâf vaki olmuştur
Hutbe esnâsında imâma dönmeleri müstehab olur
Müteferrik meseleler
Bayram namazı hakkında bir fasıl
Fer’I Meseleler
Teşrik tekbiri
Cenâzeler hakkında bir fasıl
Cenâze üzerine namaz kılmak farz-ı kifâyedir
Cenâze namazında imâmlığa evlâ olan
Üç saf olmaları müstehab olur
Cenâzenin taşınmasında sünnet
Kabirde efdal olan lahiddir
Şehîd hakkında bir bölüm
Cenâzeden müteferrik meseleler
Eğer müslümânın kâfir olan bir akrabası ölürse
Mürtedin defni
Malı olmadığı halde ölen
Taze iken ölünün kabrini açmak
Falan kimsenin namazını kıldırmasını vasiyet etmek
Şayed cenâzeler bir araya toplansa
Müslümanların ve müşriklerin ölüleri birbirine karışsa
Yüklü olarak ve müslümânın nikâhında ölen Kitâb ehli kadın
Evde defn etmek mekruh olur
Gemide ölen kimse
Kur’ân okuyanların kabirde oturmaları hakkında ihtilâf vâki’ olmuştur
Erkekler için kabirleri ziyâret etmek müstehab olur
Ölen ve karnında çocuğu hareket eden kadının durumu
Taziye müstehab olur
Kendisi için kabir kazan kimse
Ahidnâme yazmak
Mescidin ahkâmı hakkında bir fasıl
Mescidde dilenmek ve dilenciye bir şey vermek harâm olur
Mescidin kapısını kilitlemek
Mescidi nakışlamak
Namaz bölümü hakkında muhtelif meseleler (Hâtime)
Secdeler beştir
Başkasının evinde namaz kılmayı murâd eden
Nalınlarla namaz kılmak
imâm sehvedip cehrî okuyacak yerde fâtihayı gizli okuması, sonra hatırlaması Eğer sûre zam ederse vaktin çıkmasından korkması
İmâm kırâat ederken başkasına intikal etse
Diş ağrısı isâbet edip ancak onu tutmasiyle ağrıya takat getirse
İmâm abdestsiz olarak namaz kıldırdığı zâhir olduğunda
Lahin yapan imâmın ardında namaz kılmak
Hasımları râzı etmek için namaz kılmak
Kazâ namazları ile iştigal nâfile namazlarından evlâdır
Kıldığı farzları nâfile etmek ve farzı edâ etmekte hîle
Çocuk, namaz kılmakla emr olunur
Koca için namazı terketmesinden dolayı karısını dövmesi ve onu boşaması câiz olur