Manavoğlu Yusuf, Cingöz Mustafa ve Fıldırdak Necmi...
Üç kafadar çıt çıkarmaktan korkarak gemiye asılı halat merdiveni kullanıp güverteye çıktılar. Kaptan köşkünün kapısında muhafızlık yapan iki izbandut yapılı adam, gözleri hafif kapalı, yarı sızmış bir halde güya nöbet tutuyorlardı.
Yusuf, muhafızları uyandırmamaya çalışarak kaptan köşkünün arkasından dolandı. Küçük kamara penceresinden içeriyi görmeye çalıştı.
İçeride iki kişi vardı. Birini daha önce hiç görmemişti ancak yüzünün sert çizgilerinden onunda korsanlar gibi merhametsiz birisi olduğunu anladı. Yabancının yanında ise geçen gece gördüğü, abus çehreli, patates suratlı kaptan oturuyordu.
İşte ailesinin katili, hayatını mahveden adam oradaydı. Yusuf tıslar gibi mırıldandı:
Yaktım seni patates surat! Bakalım kadı efendiye yaptıklarını nasıl açıklayacaksın?
Kafadarlar aramış olduklarını bulduklarından keyif içindeydiler. Ancak ne yazık ki bu keyifleri birkaç dakika sonra balon gibi sönüverdi.
Tarihin içinden canlı, heyecanlı, soluk soluğa okunacak bir macera... Manavoğlu Yusuf'u önce saraylı, ardından "Hafiye Yusuf" yapacak olayların gizemli ve bir o kadar ilginç hikayesi...
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.