İlhanlı devleti bir yandan kendi iktidarlarına itaatkar bir kültürel çevre ve sosyal yapı oluşturmaya çalışırken bir yandan da ilmî ve fikrî çevreleri kendi amaçları doğrultusunda kullanma gayreti içinde bulunuyorlardı. Bu cümleden olarak Anadolu'da yüksek bir şöhrete sahip eserleri çokça okunan ve yaygın olan Ahi Evren Hâce Nasirü'd-din Mahmud'un eserlerini kendilerine hizmet eden yandaşları vasıtası ile onun lakabdaşı Hâce Nasirü'd-din Tûsî'ye nisbet ettikleri görülmektedir. Bu işe Moğolların hizmetine giren Alamut Kalesi'nin Emiri Muhteşem'in önemli rolü bulunduğu anlaşılmaktadır. Moğol iktidarının gölgesinde birçok edip, şair ve müstensihler bilerek veya bilmeyerek bu işte istihdam edilmişlerdir. İlhanlı Devleti'nin 1336'da inkırazından sonra Orta Anadolu'da hüküm-ferma olan Eretnaoğulları'da kendilerini Moğollar'ın bakiyesi sayarak onların bu yöndeki çalışmalarını devam ettirdikleri görülmektedir. Bu çalışmalar o kadar etkili olmuştur ki, yüz sene zarfında Hâce Nasirü'd-din (Ahi Evren) ve eserleri Anadolu'daki ilmî ve fikrî çevrelerde tamamen unutulmuş görünüyor. O ancak Anadolu'nun sözlü kültürü içinde menkıbevi anekdotlar halinde yaşatılmıştır. Anadolu insanı Ahi Evren'i ve onun gibi olanları hiç unutmamış ve onların efsanevi kimliklerini eben ve cedden muhafaza etmiştir.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.