‘Yeni Dünya Düzeni tarafından beslenip semizleşen, çoğu nevzuhur, pek çok sosyal ‘bilim’in her an biraz daha daralan kuşatması altında, sosyolojinin kendisinin de insanın özne’liğini bireylerin öznellik’ine indirgeyen basit bir öznellik okuyuculuğuna dönüşmesi tehlikesi karşısında, bir direniş olarak derlendi bu kitap.
Gurvitch düşüncesinden kalkarak ilk söyleyeceğimiz, şu: “Her şey yerli yerinde olsaydı tarih olmazdı”.
Sonrasında ise: “İnsan, Tanrı olmadığına göre, sırf değiştirip de kendisi değişmeden kalamaz, değişir de; zira değiştirirken bile koşullara bağlıdır”. Ancak, Gurvitch’inki de dahil “bir öğretinin içeriği, doğuş koşullarına indirgenemez...: Fikirlerin tarihini, bu fikirlerin doğuşlarına ilişkin her türlü değerlendirmeden bağımsız bir biçimde, sadece sistematik olarak ve kuruluş biçimleri açısından inceleyebiliriz. Bunun tersine bir yol ise ancak araştırılan nesneyi gözden kaybetmeye götürür”.
Tarihin hem yapımcısı hem de ürünü durumundaki beşerî insan, insan özgürlüğünün müdahalelerinin bir sonucu olarak vardır ve de ‘kosmos’ ile ‘logos’ arasında bir yerde bulunmaya, Mutlak/Evrensel olanla bütünleşmemeye mahkûmdur. Evrensel/mutlak olmayış, yani kısmîlik; eksik, geçici, geçecek ve geçmesi gereken, ölçüm noktası kendi dışında bulunan, bir ast-durum değildir: Gurvitch’in yapıtı, “insan olmak’la barışık olmak”, ancak “insanlığın durumuyla barışık olmamak”ın çiftli belirleyiciliği altında biçimlenmiştir.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.