İnsan emeğinin en yoğunlaşmış en yüce biçimi olan sanatın o büyülü dili ve doğanın evrensel gizilgücü, şiiriyle kalemi elime aldım... Yeteneğimi, düşünüp-ürettiklerimi, izdüşümlerimi (değerleri neyse, gelecekleri nerdeyse) dünyayla, insanlarla paylaşmak, yaşamın yüreğinde yanan göksel ateşe doğru yola çıkmak istedim?.. (Hayal gücümün uydurduğu bir masal değildir bu.) Öyleyse, hadi insan olalım!.. Görme sanatını, düşünme ve üretme sanatını öğrenelim... Çürümüşlüğün cirit attığı, insanın yozlaşıp-robotlaştığı bir çağdan kurtulalım... Emeğimiz, ekmeğimiz, felsefemiz-estetiğimiz bize kalsın... Gerçek bir estetiğin, gerçek bir felsefenin oluşmadığı bir yerde, gerçek bir insanlık ve uygarlık oluşamaz... Bize öğretilen her şey yanlıştır, doğal ve doğru olan saklanmıştır çünkü... Sanat dediğimiz büyülü güç, insanların gözlerini yaşamın başdöndürücü derinliklerine yönelterek, insansal özün gizli noktalarını açıklamış, düşünce ve istemlerimizin başlıca kökeni olduğunu göstermiş, beynin, eylemin ve devinimin emrinde bir araç olduğunu ispatlamıştır?.. Nasıl ki, fizik atomun çekirdeğinde enerjiyi bulmuşsa, felsefeye düşünmenin çekirdeğinde öğretiyi, sanatta aklın çekirdeğinde bilgiyi bulmuştur... Yaşam anlamını bulsun, insan oluşumuz amacına ulaşsın diye?...
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.