Türkiye, son yüzyılda siyasî, toplumsal, dinî, kültürel ve kurumsal açıdan geniş ölçekli yatay ve dikey değişimler yaşamaktadır. Bu değişim sürecinde en çok tartışılan sorunlar din, dinî değerler ve dinî kurumlardır. Din ve dinî kurumlar, Cumhuriyet döneminde, siyasi kutuplaşmaların, siyasî ve hukukî değişim ve dönüşümlerin hep odağında olmuştur. Ulus devletin kurucu kadrosu, Diyanet’e İslam’ın inanç ve ibadetleri konusunda halkı aydınlatmak ve din hizmeti vermek, ibadethaneleri kontrol etmek; İlahiyat’a ise “yüksek diniyat mütehassısları yetiştirmek”, devrimleri desteklemek; hurafeler ve “gerici” akımlarla mücadele etmek gibi bir görev biçmiştir. Seçimlerle işbaşına gelen iktidarlar ve darbe ile yönetime el koyan ihtilalciler, dini ve dindarları bu kurumlar yoluyla kontrol etmeye veya yönlendirmeye çalışmışlardır.Cumhuriyetin politikasının, zamanla Pozitivist anlayışa kayması, laikliğin din aleyhtarlığı olarak algılanması ve uygulanması, karşısında kayıt dışı bir din anlayışını yaratmıştır. Dinî cemaatleşmeler, şeffaf ve açık olmaktan çıkararak siyasî yapılara veya ticari şirketlere dönüşmüştür. Dinî düşüncenin yenilenememesi ve dinî bilgi ihtiyacının Arap dünyasından yapılan çeviriler yoluyla giderilmeye çalışılması, katı laikçiler ile katı muhafazakarları karşı karşıya getirmiştir.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.