Soluk soluğa çıktı yokuşu. Gözlerinde büyüttüğü çocukluğu birdenbire bugünün içinde küçülüp, eriyip kayboldu. Elini cebine atıp bulmak istedi aradığını. Aksilik ya birileri almıştı o ilaç bulaşmış anahtarı. Düşleri ve kimliği dahil hiçbir şey yoktu.
Normalde kapısı çalınmayan evin önünde mahşeri kalabalık gördü. Önce düşündü, daha sonra öylece durak-sayıp şaşırdı.
Kapının önüne üç bayram evvel aldığı ayakkabılarını bırakmışlardı. Vaziyeti sonunda anladı.
Elden bir şey gelmez deyip, sessiz sedasız bir köşeye çekilip soluk soluğa çıktığı yokuştan omuzlar üstünde götürülmeyi bekledi. Yalnız kendi duyacağı şekilde son cümlesini söyledi:
“Yaşarken görmediniz, ölürken duymayın.”
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.