“Keşke,” dedi içinden, yıkılmış yüz ifadesiyle baktı sevdiği kadına. “Keşke tüm dünyayı yaksaydım da seni göndermeseydim. Keşke tüm insanlığı yok etseydim de kimse sana zarar vermeseydi. Keşke ben seni hiç bırakmasaydım. Sana bu sözleri söyleteceğime ölseydim. Ve sen beni bu kadar sevmeseydin, ben dünyayı yakamadım ama sen benim yüreğimi yaktın, Nazlı’m. Affet beni, en çok sen sevmişsin. Bu aşkta mağlup ben, galip sensin.”
Belki başka türlü olsaydık seninle… Başka bir iklimde, başka bir takvimde karşılaşsaydık. Mesela, sadece senin ve benim olduğum bir dünya olsaydı, bir kısa öykü olsaydın bana sonu mutlu biten. Sen bana can olsaydın, ben sana canan. Adımızın yan yana yazıldığı bir yer olsaydı, ben giderken sana kalsaydı. İhtilal gibiyiz seninle, sürekli darbedeyiz.
Eksik olan yapbozlar gibiyiz. Şimdi yapboz bozuldu. Eksik çoğaldı. İçimdeki kasırgaya karıştı. Bir İstanbul sabahı gibisin içimde hem karışık hem vazgeçilmez. Artık kavuşmak kavramı yok. Karahan... Unutma beni...
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.