“Paris’in banliyölerinden Jardies’de, tek bir ceviz ağacının cılız gölgesi arasından yükselen malikanenin bahçe duvarını tırmanmaya çalışan orta yaşlı adam, son bir hamleyle kocaman göbeğini yukarı çektikten sonra kendini çitlerin üzerinden bahçeye bıraktı. Bir patates çuvalı gibi yere yapıştı. Sersemlemiş bir halde başını doğrultmaya çalışırken burnunun dibinde bir çift çarık gördü. Çarığın sahibini tanıyordu; doğrulmaktan vazgeçip öylece bekledi.Çarıkların sahibi, “Bay Balzac,” dedi alaylı bir sesle, “olay artık müzikal bir komediye dönüştü, ne dersiniz?”Sesin sahibi, malikanesinin bahçesine göz kulak olması için aylık on altın franka tuttuğu Rouchon adındaki bahçıvandı. Balzac tam üç aydır Rouchon’a maaşını ödemiyordu. Dolayısıyla otuz frank borçlanmıştı. Yine cebinde para olmadığından, bahçıvana görünmeden malikâneye ulaşmak istemiş, o yüzden de bahçe kapısı yerine çitlerden aşmayı göze almıştı. Ama yine de yakalanmıştı işte...”Balzac’ın yaşamöyküsü Mümtaz İdil’in kaleminden akıcı bir anlatımla okurun beğenisine sunulmaktadır.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.