Gülmece dediğiniz "yaşanmışlıklar"ın aktarılışıdır. Kurmaca’nın en az hüküm sürdüğü edebî dal, gülmecedir. Cazim Gürbüz de yaşanmışlıklarını anlatıyor bu ilk gülmece öykü kitabında. Kendi söylemiyle, kırk yılın birikimidir yazdıkları ve çoğu "ayniyle vaki" olayların anlatısıdır. Gürbüz’ün öyküleri, yer yer fıkra boyutuna ve anlatımına yaklaşarak, fıkra ile derin sınır anlaşmazlıklarına giriyor. Bu anlaşmazlıklar edebî yargıya gittiğinde öykünün lehine sonuçlanacaktır. Çünkü, anonim değildirler her şeyden önce, yazarın öz malıdırlar, hiçbiri daha önce yazıya ve dile düşmemişlerdir. Günümüzün genel kabul görmüş gülmece anlayışına da uymamaktadır Gürbüz’ün yazdıkları. Özüne özgüdür öykülerinin kurgusu ve anlatımı. Anadolu’nun köklü gülmece anlayışı ile beslenmişlerdir. "Edebiyatlaşan Vergiler" adlı kitabının "Vergi ve Mizah" adlı bölümünde yazar, mizahi bir birikimi olduğunu kanıtlamış, mizaha yatkın bir kalemi olduğunun işaretlerini vermişti. Şimdi bu işaretler gerçeğe dönüyor, asıl görüntü çıkıyor ortaya. Amaç güldürmek, güldürürken düşündürmek ve toplumsal çarpıklıkları haşlayıp taşlamak değil midir? Bunları yeterince bulacağınıza inanıyoruz bu kitapta.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.